19 Mayıs 1919…
I. Dünya Savaşı sonunda vatanımızın başta başkenti İstanbul olmak üzere birçok yeri savaşı kazanan devletler tarafından işgal edilmişti.
Vatanımızı bu bitkin ve esir durumundan kurtarmak için Mustafa Kemal Atatürk, 16 Mayıs 1919’da “Bandırma Vapuru” ile İstanbul’dan Samsun’a hareket etti. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a vardı ve arkadaşları ile burada Millî Mücadele’yi başlattı.
Üç yıl süren direniş ve savaşlar sonunda vatanımız yabancı güçlerden temizlendi…
29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi.
Atatürk’ün, Samsun’a varış tarihi olan 19 Mayıs günü Ata’nın isteği üzerine “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve Türkiye’nin geleceğini onların ellerine bırakmaya çekinmiyordu.
Gençliğe bıraktığı bu önemli görevi söylevinde şöyle dile getiriyordu Atatürk:
“Ey Türk Gençliği! Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel senin en değerli güven kaynağındır.”
Atatürk, “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur!” sözü ile başarılı olabilmenin bir koşulunun da sağlıklı olmak olduğunu, sağlıklı olmak için de spor yapmak gerektiğini vurgulamıştır.
Her yıl 19 Mayıs günü Gençlik ve Spor Bayramımız yurdun her yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanır.
Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’un 2. maddesinin A fıkrasının 2. bendi uyarınca, 19 Mayıs günü, “Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” günüdür.
Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin, resmi tatil günlerini belirleyen 11. maddesinin “D” fıkrasında; “Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı 19 Mayıs günü törenden sonra başlar ve 20 Mayıs günü akşamı sona erer.” denilmektedir.
19 Mayıs, 1981 yılından bu yana “Atatürk’ü Anma Günü” olarak da kutlanmaktadır.
Bunun nedeni Atatürk’ün bir söyleşi sırasında: “Ben 19 Mayıs’ta doğdum” demiş olmasıdır…
19 Mayıs’ın “resmi” anlamı olduğu gibi bir de “manevi” anlamı vardır…
* 19 Mayıs çoğunluğun “son” zannettiği zamanlarda, bittiğini kabul etmeyenlerin günüdür.
* 19 Mayıs Batı emparyalizminin asla unutmayacağı bir dersi alacakları mücadelenin başlangıç günüdür.
* 19 Mayıs Türk’ün dünyaya “ben bitti demeden bitmez!..” dediği gündür…
* 19 Mayıs binlerce yıldır gelen Türk ruhunun şaha kalkma günüdür…
13 Kasım İstanbul’un haçlılarca işgalinin acısını bilmeyenler, 15 Mayıs İzmir işgalinin kahredişini,
15 Mayıs’ın yıkımını bilmeyenler, 19 Mayıs’ın önemini,
19 Mayıs’ın önemini bilmeyenler, 26 Ağustos’daki şahlanışı,
26 Ağustos’daki şahlanışı bilmeyenler, 30 Ağustos’daki zaferin anlamını,
30 Ağustos’daki zaferin anlamını bilmeyenler, 9 Eylül’deki kurtuluşu,
9 Eylül’deki kurtuluşu bilmeyenler de 29 Ekim’deki Türk’ün alçak batı emparyalizmine indirdiği okkalı tokadı bilmezler…
Bütün bunları bilmeyenler veya bilmek istemeyenler ise, iki kuruşluk menfaat için vatanını da, milletini de, atalar emanetini de ve dahi namusunu da SATARLAR!
Dolayısı ile 18 Mayıs öncesini ve getirdiklerini bilmeyenler veya görmek istemeyenlerin, tabi olarak 19 Mayıs ruhu’nun ne olduğunu anlaması da zordur.
Her sene daha da artan coşkuyla kutladığımız ve kutlayacağımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı’nda;
İstiklâl mücadelesini başlatan, Türk Milleti’ni esaretten kurtaran ve bize aydın yarınlar armağan eden Türk’ün ulu Başbuğ’u Mustafa Kemâl Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve bu kut’lu vatanı bize kanlarıyla emanet eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum…
Ve 19 Mayıs ruhu ile yine bir 19 Mayıs günü buradan Atam’a seslenmek istiyorum…
ATAM!
Sen de söylemiştin,
Biz de biliyoruz!
Fâni bir insandın…
O yüzden kutsamadık seni…
Hep ne anlatmaya çalıştın ona baktık…
Ne siyaset ne de çıkar ne de fitne için kullanmadık seni…
Kabrinin başında diz vurarak, ellerimizi açıp dua ederek veyahutta uzaklarda Fatiha’lar ve Yasîn’ler ile,
Seni rahmet, minnet ve özlemle andık…
Seni kendi çıkarları için kullananlara hep karşı olduk,
Daha fikirlerini bilmeden sana karşı çıkanlara hep seni anlatmaya çalıştık…
Ne senin adınla kadeh tokuşturup adını kirlettik,
Ne de nankörlük edip senin adına küfür ettik…
Belki arabalarımızın arkasına veya kolumuza dövme yapıp da etrafta boş boş gezmedik;
Fakat biz sadece seni ve fikrini anlamaya, fikriyatını yaşatmaya ve emanetine sahip çıkmaya çalıştık…
Fikirlerimin babası dediğin Ziyâ Gökalp ne anlatıyor ona baktık…
Ve anladık ki…
Sen;
Türk Milleti aşığı bir Türk Milliyetçisi idin…
Şimdilerde sana düşmanlık besleyenler zaten hep fikriyatından dolayı besledi…
Aslında düşmanlar senin soyadında ki Ata kelimesine değil, Türk kelimesine
düşmandılar, tıpkı önceki yağılar gibi…
Senin derdin de davan da hep Milletin oldu,
Fikrin ise Türk Milliyetçiliği…
O yüzden sen toprak oldun ama gönlümüzde sevginle,
ve beynimizde, işlerimizde fikrinle yaşıyorsun…
Ruhun şâd olsun Başbuğum…
Türk Milliyetçiliği ebediyen devam edecek,
Biz toprak olsak bile…
Seni unutmayacağız Atam…
Seni de,
Senin fikrin Türk Milliyetçiliği’ni de,
Senin sevdan Türk Milleti’ni de,
Senin emanetin Türkiye Cumhuriyeti’ni de nefes aldıkça YAŞATACAĞIZ!
Türk Milliyetçileri olarak tarih önünde SÖZ VERİYORUZ!
Senden aldığımız 19 Mayıs ruhunu gelecek nesillere emanet olarak bırakacağız!
Ne mutlu TÜRK’üm!
Selam ve saygılarımla…
Murat ÇALIK