Mondros anlaşması taksim projesine göre; Antep, Maraş ve Çukurova bölgesi Fransız işgal bölgesi olarak taksim edilmişti. 2 Şubat 1919’da çoğunluğu Hintli askerlerden oluşan İngiliz askerleri Maraş’ı işgal etmişler ve şimdiki Ticaret Lisesinin yanındaki kışlaya yerleşmişlerdir.
29 Ekim 1919 tarihine kadar bu bölgede kalan İngiliz askerleri, Ermenilerin sürekli başvuruları ve bu yöndeki girişimleri sonucu Fransız askerleri ile yer değiştirmişlerdir.
29 Ekim 1919 günü Maraş’ın işgalini İngilizlerden devralmak için Antep’ten Maraş’a sevkedilen Fransız Kuvveti, Yüzbaşı Fouquet’in komutasında 412. Piyade Alayının 5. Bölüğü (100 kişi, yarım bölük) ile Ermeni Lezyonunun 1. Ermeni Taburu (400 Kişilik 2 Bölük) ve Cezayir Süvari Müfrezesi (50 süvari)nden oluşmaktaydı.
Görüldüğü gibi kuvvetin yarısından fazlasını Ermeniler teşkil etmekteydi. Bu nedenle Maraş ve Zeytin Ermenileri, Fransız Kuvvetini bayram havası içerisinde,
“Kahrolsun Türkler, Yaşasın Fransızlar ve Ermeniler” yaygaraları ve Fransız ve Ermeni bayrakları ile karşılamışlardır.
Büyük bir üzüntü içerisinde olan Maraş’lılar menfur olayları izlemekle yetinirken, Ermeni tahrik ve kışkırtmaları da hemen başlamıştır.
30 Ekim günü Fransız üniformalı 5 Ermeni askeri Türk Jandarmalarına genelevin yerini sormuş, 31 Ekim’de çarşıya çıkan Fransız ve Ermeni askerleri Türk’lere tahrik ve hakaretlerini sürdürmüştür.
Bu arada “rakıcı” adı ile bilinen bir Ermeni meyhanecisi Ermeni askerlerini davet ederek kendi imal ettiği güzel içkileri ikrama başlamıştır.
Bu Ermeni askerlerinden birkaçı sarhoş bir vaziyette kışlalarına dönerken, Uzunoluk hamamından yeni çıkan üç çarşaflı kadından birine saldırarak peçesini yırtıp eline almış ve
” Artık burası Türklerin değildir. Fransız memleketinde peçe ile gezilmez” diyerek tecavüzünü sürdürmüştür. Peçesi yırtılan orta yaşlı kadın bayılmıştır.
Kadınlar ise bağırıp, feryat ederek yakındaki Kel Hacı’nın kahvesinden yardım isterler
.
Olay yerine ilk müdahale eden Çakmakçı Sait;
“Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!” diye bağırarak üzerinde tırnak çakısı bile yokken Fransız Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürür.
Üzerinde silah olmayan Çakmakçı Sait, ermeni’nin birini tokatla yere yığarken diğer ermeni’nin açtığı ateş sonucu oracıkta şehid olmuştur.
Çakmaçı Sait’in şehid olduğunu gören adı İmam olan ve geçimini temin etmek için süt sattığı için Sütçü İmam olarak tanınan İmam,
“Durun bre densizler, bre melunlar. Yaptıklarınız yetti artık. Bugün namus günüdür” deyip babasından kalma yanında bulunan silahını (Bu ilk kurşunu atan, sedef kakmalı tabanca, uzun bir süre kendi ailesi tarafından muhafaza edildikten sonra, Kahramanmaraş Müzesine bağışlanmış ve halen Kahramanmaraş Müzesinde sergilenmektedir) ateşleyerek bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüş, bir diğerini de yaralamıştır.
Bu olaydan sonra Maraş’ın KahramanMaraş adını aldığı güne kadar ki, direnişi resmen başlar.
1 Kasım 1919 tarihinde geberen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlenir ve şehri terk etmeyen İngiliz ve Fransız askerleri olay yerine yetişir.
Sütçü İmam ise Nalbant Bekir’den aldığı bir atla Bertiz’in Ağabeyli köyünde bulunan Beyazıt oğlu Muharrem Bey’in yanına gider.
12 Şubat 1920 günü Maraş 22 gün ve 22 gece devam eden muhteşem bir savaştan sonra işgalden kurtuluncaya kadar 102 gün burada kalmıştır.
Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamamıştır. Bunda yöre halkının desteği çok önemlidir.
Ancak olayın intikamını almak isteyen Ermeniler sağa sola ateş ederek Zülfikar Çavuş oğlu Hüseyin’i şehit ederler.
Bu arada Türkleri öldürüp kadınlarını alacaklarını, camilerine çan takacaklarını söylemeye başlarlar.
Fransızlar da misilleme hareketlerine girişerek Sütçü İmam’ın dayısının oğlu Tiyekli oğlu Kadir’in ellerini ve ayaklarını arkasından bağlayarak burun ve kulaklarını kestikten sonra boğazlayarak şehit etmişlerdir.
27 Kasım 1919 gecesi Ermenilerin ileri gelenlerinden Hırlakyan’ın evinde işgal komutanının şerefine bir balo tertiplenir.
Baloda komutanın dansa davet ettiği genç Ermeni kızı;
“Sizinle dans etmekten mazurum. Çünkü kendimi esarette hissediyorum Kalede Türk Bayrağı dalgalandığı sürece, sizinle dans edemem!” diyerek teklifini reddeder.
Bunun üzerine askerlerine derhal emir veren komutan, Kaledeki Türk Bayrağını indirtir.
28 Kasım 1919 Cuma günü Maraş’ın kara sabahıdır…
Yatağından kalkan Maraş’lılar, asırlardan beri kale burcunda dalgalanan şanlı bayraklarını göremezler.
Bir Milletin İstiklaline son verilmesi anlamına gelen bayrağının indirilmesi karşısında Maraşlılar sessiz kalmazlar tabii.
Cuma namazı vakti, halk Ulu Cami’ye toplanır.
Cami imamı Rıdvan Hoca;
“Aziz Cemaat, Kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir millet hürriyet’ini kaybetmiş sayılır. Hürriyet olmayan bir yerde cuma namazı kılmak caiz değildir.” diye bir hitabede bulunur.
Bunun üzerine Maraşlılar topluca kaleye hücum ederek, indirilen bayrağı yeniden kale burçlarına diker ve cuma namazını orada eda ederler.
Bu olayın ardından şehir adım adım savaşa sürüklenir.
Aslan Bey başkanlığında kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, her mahallede teşkilatlanarak faaliyete geçer.
21 Ocak 1920 günü şehir harbi başlar. Maraşlılar 7 den 70’e silaha sarılarak tek yürek tek bilek halinde bütün mevcudiyetini ortaya koyarlar.
Geceli gündüzlü 22 gün süren bir mücadelenin sonunda, kendilerini yok etmek isteyen düşmanı ve yerli işbirlikçileri mağlup ederek büyük bir zaferi tarihe altın harflerle yazdırmış olurlar.
Bu kut’lu mücadelede birçok yara alan Fransızlar 11 Şubat 1921’de şehri terk etmeye başlarlar.
12 Şubat 1920’de Maraş düşmandan tamamen temizlenmiştir.
Sütçü İmam 1878 yılında doğmuştur. Üç kız bir erkek çocuğu vardır. 31 Ekim 1919 da, düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, düşmanın Maraş’tan kovulmasından sonra, harpteki fedakârlıklarına mükafat olarak Belediyeye odacı alınmış, bu vazifesi yanında kaledeki topun idaresi kendisine verilmiştir. Bu görevini ifa ederken 5 Kasım 1922’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Kabri Çınarlı Cami mezarlığındadır.
Bugün çoğu kaynakta adı İmam olan ve Maraş Savunması’nın sembol ismi olarak bilinen Sütçü İmam hakkında birçok bilgi “hakkı olarak” mevcutken ve hemen hemen herkes bu yiğidin ismini biliyorken, üstünde tırnak çakısı bile yokken düşman üstüne “öleceğini bile bile” saldıran ve şehid olan Çakmakçı Sait hakkında neredeyse hiç bilgi bulunmaması ve birçokları tarafından isminin bilinmemesi de zannediyorum bizim ayıbımızdır.
İlk kurşunun atıldığı Uzunoluk meydanında 1936 yılında Belediye başkanlığı yapan Hasan Sukuti Tükel tarafından bir anıt ve çeşme,1977 yılında da Kıbrıs meydanına Kurtuluş anıtı yaptırılmıştır.
Çakmakçı Sait, Sütçü İmam, Abdal Halil Ağa, Rıdvan Hoca, Aslan Bey, Ali Sezai Efendi, Mıllış Nuri ve daha nice yiğitlerin Maraş’ın KahramanMaraş olmasına büyük emekleri vardır.
Türk’ün bağımsızlığına ne kadar düşkün olduğunu dosta düşmana gösteren ve canlarını hiçe sayarak şanlı Maraş Savunması’nı dünyaya duyuran yiğit kahramanları rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz…
Ruhları şad olsun.
Murat ÇALIK
…
Yaralanılan Kaynaklar
Maraş İl Yıllığı, Kahramanmaraş, 1967, s. 81-82
Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 1 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 147, 2007
Mustafa Zülkadiroğlu’nun el yazma notları
Cengiz Gönen, Ulusal Kurtuluş Savaşının ilk Kahramanı Maraş, Lazer Ofset, Şubat 2005 Ankara
Prof. Dr. Ahmet Eyicil, Makaleler, Kahramanmaraş Valiliği, PDF Google, Kahramanmaraş 2009, s. 17-29
Not: Başlıktaki resimdeki tablo Çakmakçı Sait’in şehid edildiği ve Sütçü İmam Uzunoluk Çarşısında Fransızlara attığı kurşunun çizilmiş tablosudur.