Binlerce yıldan beri Irak’ta varlık gösteren Türkmenler, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’den koparılmışlar ve İngiliz mandası olarak ihdas edilen Irak Devleti’nin vatandaşları olmuşlardır.
Irak’ın kuzeybatısından güneydoğusuna, Bağdat yakınlarına kadar uzanan geniş bir coğrafi sahada yaşayan Türkmenlerin en önemli yerleşim merkezleri, Musul’un batısındaki Telafer ilçesi ve çevresindeki Türkmen köyleri, Musul ve çevresindeki Türkmen köyleri, Erbil, Altunköprü, Türkmenlerin en büyük kültür merkezi ve kalbi olan Kerkük, Tazehurmatı, Tavuk, Tuzhurmatı, Bayat köyleri, Kifri, Hanekîn, Karatepe ve Mendeli’dir.
Nüfus oranları ile Irak’ın üçüncü unsuru olan Türkmen toplumu, özellikle dikta yönetiminin acımasız uygulamaları karşısında yıllarca dayanmaya çalışmışlardır.
Türkmenlerin evleri, tarım arazileri ellerinden alınmış, ticarî faaliyetleri kısıtlanmıştır. Yüzlerce Türkmen memuru görevden atılmış, yüzlercesi sürgün edilerek Türkmen bölgelerinin dışına gönderilmiştir….
Her türlü mahrumiyet içinde varlıklarını günümüze kadar sürdüren Türkmenler, çeşitli yönetimler tarafından zaman zaman soykırımlarına maruz kalmışlardır.
1924, 1939, 1946, 1959, 1980 ve 1991 yıllarında Türkmenler unutulması mümkün olmayan acılı günler yaşamışlardır.
Bunların arasında 14 Temmuz 1959 tarihinde Kerkük’te meydana gelen soykırım, Türkmenlerin yaşadığı en büyük facialardan biridir.
Tarihe ‘Kerkük Katliamı’ olarak geçen bu soykırımda, insanlık dışı vahşetler yaşanmıştır.
Irak’ta cumhuriyetin ilanının birinci yıldönümünde kutlama şenliklerine katılmak gayesiyle çoluk-çocuk, genç-ihtiyar, kadın-erkek bütün Türkmen halkı, millî giysileri ile sokağa çıkmışlardı.
Ancak törenin başlaması ile birlikte, gözü dönmüş câniler, silahsız olan Türkmenlere saldırıya geçmişlerdir. Silahların patlaması ile birlikte, sinsice hazırlanmış korkunç bir soykırım planını sahneye koymuşlardır.
14 Temmuz 1959 günü geldiğinde, şehir yüze yakın zafer takı ile süslenmişti.
O gün yapılacak şenlik ve törenler için şehir, adeta büyük bir bayram hazırlığı yaşamıştı.
Günlerce süren bu hazırlıklar tamamlanmış, çoluk-çocuk, küçük-büyük, kadın-erkek bütün şehir halkı milli kıyafetler içinde, o gün kutlama töreninin başlamasını bekliyordu.
Kavurucu sıcakların biraz azalması üzerine, akşam saat 18.00’den itibaren halk cadde ve sokakları doldurmağa başladı. Giyilen rengarenk milli kıyafetlerle halk, bayram sevinci içerisinde türküler söylüyor, milli oyunlar oynuyorlardı.
Saat 19.00’da ise, resmigeçit başladı.
Resmi geçidin ön sıralarında yer alan kişiler arasında Belediye Başkanı Maruf Berzenci ve komünist olan resmi yöneticiler ile İleri Gençlik, Barış Severler, Devrimci Öğretmenler ve Halk Mukavemet Teşkilatı gibi komünist kuruluşlar ve yüzlerce militan vardı.
Bu arada, belirli bir plana göre hazırlanmış olan militanlar, gericilik, turancılık ve faşistlikle suçladıkları Türkler aleyhine çeşitli sloganlar atıyorlardı.
Saat 19 civarında ilk silah sesleri duyuldu ve Türkler yer yer saldırıya uğradı.
İlk olarak Türklerin oturduğu 14 Temmuz Kahvesi’nin sahibi Osman Hıdır, atılan kurşunlarla şehit edildi; ayaklarına ipler takılarak, bir motorlu araca bağlandı ve sürüklenmeye başlandı.
Soykırım planına göre, önceleri sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Her zaman yasalara saygılı olan Türkmenler de bu çağrıya uyarak evlerine çekilmişlerdir.
Ardından Türkmen ileri gelenleri, birer ikişer evlerinden alınarak, o zaman II. Ordu Tümeni’nin karargâhı olan Kerkük kışlasına götürülmüşlerdi. Burada kurulan sözde halk mahkemelerinde, alay ve hakaretlere maruz kalan Türkmenlerin değerli şahsiyetleri, 5-10 dakikalık süre zarfında yargılanmışlar ve kurşuna dizilmişlerdir.
Bu katliamda şehidlerimizin listesi aşağıdaki gibidir;
1- Ata Hayrullah- Albay
2-İhsan Hayrullah- Yarbay Doktur
3-Salahattin Avcı – İş adamı
4-Mehmet Avcı …. Memur
5-Nihat Fuat Muhtar. öğretmen
6-Cihat Fuat Muhtar.. öğrenci
7-Emel Fuat Muhtar .. öğrenci 12 yaşında
8-Kasım Neftçi .. Arazi Sahibi
9-Ali Neftçi .. Serbest Meslek
10- Osman Hıdır .. Kahve Sahibi
11-Cahit Fahrettin ..Öğrenci
12- Zuhur İzzet Casim Çaycı..Kahve Sahibi
13-Şakır Zeynel .. Kahve Sahibi
14-Gani Nakib ..Memur
15- Kemal Abdul Samet ..Mühendis
16-Fatih Yunus Ali..Teknisyen
17-Cuma Kamber ..Teknisyen
18-Enver Abbas ..Öğrenci
19-Kazım Abbas Bektaş ..Öğrenci
20- Hacı Necmettin Abdullah .Serbest Meslek
21-Hasib Ali ..İşçi
22-Nurettin Aziz .. İşçi
23- İbrahim Ramazan …Tamirci
24-Abdul Halik İsmail …Öğrenci
25- Abdullah Ali Bayatlı..Teknisyen
26-Salahattin Kayacı..İşçi
27- Abbas Kadir …Öğrenci
28-Salahattin Köprülü …Polis
29-İbrahim Hemze …Kasap
Kemal’in Annesi olarak tanılan yaşlı bir ev hanımı
30- Adil Abdülhamit .. Öğretmen
31-Abdullah Ahmet…İşçi
32-Habib Ali ..
33- Abdul Gani Seyit Mehmet..
34- Sadık Kaleli…
35-Halil Şakır …Serbest İş
36-Salah Terzi ..Serbest İş.
Bağdat’taki rejim ise bütün bu olup bitenleri görmezden geldiği gibi ne yazık ki Türkiye’den de ses çıkmamıştır…
Üstelik, Kerkük’te yaşanan insanlık tarihinin en acımasız vahşeti, Türk kamuoyundan da gizlenir…
Dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakanı Adnan Menderes ve bakanlar kurulunun imzaladığı kararla (bu kararın fotoğrafını internette bulabilirsiniz) Kerkük Türkmen katliamıyla ilgili görsel ve yazılı her türlü neşriyatın Türkiye’ye girmesi yasaklanmıştır…
Bu tutum, Irak Türkleri için karşılaştıkları katliamlardan daha acı ve daha hazin olmuştur.
1959 Kerkük katliamı, bugün dahi Türkiye’de esefle hatırlanmaktadır.
Sonraki yıllarda, soykırımın aktörleri değişecek ama Türkmeneli yöresi ve Türkmenler için akıbet değişmeyecektir.
1968’de Baas parti iktidara gelecek ve Türkmenler bu kez Irak’ın işgaline kadar Saddam Hüseyin’in korkusuyla yaşayacaklardır.
Saddam döneminin katliamları da saymakla bitmez…
16 Ocak 1980 tarihinde, 4 Türkmen liderin (Türkmen Kardeşlik Ocağı Başkanı Emekli Albay Abdullah Abdurrahman, Doç. Dr. Necdet Koçak ve İşadamı Adil Şerif ile zindana atılan ve bir daha izine rastlanamayan Dr. Rıza Demirci) idamları da asla unutulmaz…
Bu katliam bir dönüm veya kırılma noktası olmuştur.
Bu katliamda, Türkmen – Türkiye ilişkilerinde tedavisi uzun yıllar alacak bir yara açmıştır.
Bu tarihte Türkmenler, ilk kez Türkiye’den umutlarını kesmişler ve bir sahipsizlik duygusuna kapılmışlardır…
Yıllar yılı Türkmen katliamlarında isimlerini saymakla bitmeyen şehitlerimiz vardır…
Katliamlara ise tarihi bir perspektiften bakacak olursak şöyle sıralanabilir:
01- Kaçakaç Katliamı, Telafer – 1920
02- Levi Katliamı, Kerkük -1924
03- Gavurbağı Katliamı, Kerkük – 1946
04- Kerkük Katliamı, 14-17 Temmuz 1959
05- Tazehurmatu Katliamı-1, 1979
06- Türkmen Liderlerin Katliamı, 16 Ocak 1980
07- Tazehurmatu Katliamı-2, 25 Mart 1991
08- Altunköprü Katliamı 28 Mart 1991
09- Erbil Katliamı, 31 Ağustos 1996
10- Tuzhurmatu Katliamı, 22 Ağustos 2003
11- Telafer Katliamı-1, 9 Eylül 2004
12- Telafer Katliamı-2, 21 Şubat 2005
13- Musul Katliamı, 24 Eylül 2005
14- Yengice Katliamı, 10 Mart 2006
15- Karatepe Katliamı, 4 Haziran 2006
16- Kerkük Katliamı, 13 Haziran 2006
17- Tavuk Katliamı, 8 Haziran 2007
18- Amirli Katliamı, 7 Temmuz 2007
19- Tazehurmatu Katliamı-3, 20 Haziran 2009
20- Telafer Katliamı-3, 9 Temmuz 2009
ABD ve koalisyon güçlerinin işgali altındaki topraklarda saldırılar hız kesmemiş, üstüne üstlük toplu katliamların yanında münferit cinayetler işlenmeye devam etmiştir.
Saldırılar bu kez, ITC mensuplarına ve Türkmen kanaat önderlerine yönelmiştir. Bu dönemde işlenen münferit cinayetlerde; suikastlar ve yargısız infazlar ile trafik kazaları gibi şüpheli ölümler dikkati çekmektedir.
Bunlar arasında; M.Kemal Yayçılı (1 Mayıs 2004), Dr. Ferik Sait Efendi, İhsan Abdullah Efendi, Ahmet Arafat ve Azad Erbilli (23 Nisan 2004), İsmail Tuzlu, Yaşar Cengiz (8 Ocak 2005), Sabah Ketene (22 Nisan 2006) sayılabilir…
Bütün bunlar göstermektedir ki Türkmenler, Irak’ta sürekli baskı ve zulme maruz kalmaktadır.
Nihai hedef; Türkmenleri yok etmek, yok edilemeseler bile, Türkiye’den, Türk milletinden ve hatta Türk dünyasından koparmaktır.
1959 Kerkük katliamında ve bütün öteki katliamlarda şehit olan Türkmen kardeşlerimizin mekanları cennet, ruhları şad olsun.
Bizler onları unutmadık, unutturmayacağız.
1920’den bu yana Türkmen kardeşlerimizin katledildiği coğrafyada yine katliam var, senaryo aynı, oyuncular aynı, yönetmen aynı ve ne yazık ki Anadolu Türk’ü de aynı şekilde uyuyor.
Yine mazlum kanı akıyor…
Yine Türkmeneli ağlıyor…
Yine Türk ölüyor…
“Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün,
Şüphesiz zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır… ”
İmam Ali
…
Allah’ım!
Mazlumların öc alma günü geldiğinde,
Bizleri mazlumların intikamına mâmur eyle…
Biz Türk’üz!
Senin adalet kırbacınız…
Sen bizi zalimlere musallat olalım diye bu beşeri âlem’e gönderdin…
Mazlum kanı akıtanların cezalarına biz Türkleri vesile kıl!
Bizi mazlumun öç alma gününde,
İntikama mâmur eyle…
Mâmur eyle Ya Rab!
Murat Çalık