Dedim: Niye bu kadar düşencelisin?
Dedi: Sorma reis.
Dedim: Geç kaldın, sordum bile.
Dedi: Çok kötüyüm…
Dedim: O zaman gel çay söyleyeyim.
Dedi: Yok çay içecek vaktim yok.
Dedim: Ya hu ne oldu? Derdin nedir hele anlat bakalım…
Dedi: Mutsuzum, bunalımdayım.
Dedim: Hayırdır niye? Ne oldu?
Dedi: Ne olacak, görmüyor musun?
Dedim: Neyi görmüyorum?
Dedi: Herkes borçlu, herkes sıkıntıda…
Dedim: Ha onu görüyorum hatta bırak görmeyi yaşıyorum da…
Dedi: Bunalımdayım reis! Mutsuzum. Para yetmiyor, vakit yetmiyor bundan dolayı evimde de huzursuzum.
Dedim: Çalışmıyor musun?
Dedi: Çok çalışıyorum hatta çalışmaktan nefes bile alamıyorum…
Dedim: Az mı kazanıyorsun?
Dedi: Hamdolsun, ne çok kötü ne çok iyi…
Dedim: O zaman sorun ne?
Dedi: Vakit yetmiyor, devamlı koşturuyorum devamlı koşturuyorum ama sonucunda hep mutsuzum…
Dedim: Evindekilerle, eşinle, evladınla vakit ayıramıyor musun? En azından onlarla mutlu olursun…
Dedi: Ah be reis vakit yok ki!
Dedim: Ya hu hiç mi vaktin yok? Bari en azından sevdiklerinle beraber ol, onları sevdiğini söyle onlar da seni sevdiklerini söylesinler böylece mutlu olursun…
Dedi: Hımmm…
Dedim: Yoksa? Şimdiye kadar sevdiklerine onları sevdiğini söylemedin mi hiç?
Dedi: Eh! Yani… kem küm… söyledim… Herhâlde…
Dedim: Herhâlde ne?
Dedi: Yani reis bizi biliyorsun vaktimiz yok ki, eve gelince yorgun oluyoruz, dizi mizi maç falan derken uyuyup kalıyoruz…
Dedim: Peki kitap okuyor musun?
Dedi: Nerdeee. Vakit yok reis…
Dedim: Gardaş dostunla ahbabınla da mı konuşup rahatlamıyorsun?
Dedi: Reis herkes düşmüş derdine, kiminle konuşayım ki?
Dedim: Yürü git lan!
Bir tek sen misin bu dünyada?
Çaya vaktin yok!
Ailene onları sevdiğini söyleyecek kadar vaktin yok!
Kitap okumaya vaktin yok!
Dost edinmeye, hasbihâle vaktin yok!
Ama şikayet etmeye yarım saat, dert yanmaya yarım saat, dizi seyretmeye iki saat, maç seyretmeye iki saat, uyumaya sekiz saat vaktin var…
De git lan başımdan!
Benim de sana vaktim yok!
Diyemedi: .?.?.
Dedim: Çaycı bana bir çay ver hele, ince belli bardakta olsun…
Murat ÇALIK