‘Mutluluk Veren Bilgi’ veya ‘Kutlu Olma Bilgisi’ olarak dilimize aktarılan Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib tarafından XI. yüzyılda Doğu Karahanlı hükümdarı Uluğ Kara (Tabgaç) Buğra Han’a atfen yazılmış, Türk dilinin, edebiyatının ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından birisidir.
Kitap başarılı ve mutlu bir hayata kavuşmanın; kriterlerini ve sırlarını açıklamaktır.
Kutadgu Bilig’deki birçok beyitler, Kur’an ayetlerinin tercümeleri mahiyetindedir.
Türklerin Müslüman olmasından sonra yazılan en önemli eserlerden biri olan Kutadgu Bilig, İslâmiyeti yeni kabul etmiş Türk toplumunun o günkü sosyal ve siyasi hayatı ile ilgili bilgiler vermesi yanında, çocuk terbiyesi ve aile hayatı ile ilgili bilgiler vermesi bakımdan da oldukça önemlidir.
Eserde çocuğun bizzat ailesi tarafından eğitilmesi, terbiye edilmesi tavsiye edilmekte, anne ve çocuk arasındaki bağdan bahsedilmektedir.
Kitap bir nasihatnamedir.
Yazarın nasihatleri dört başrol oyuncu etrafında birbirlerine yönelttikleri sorulara cevap şeklinde sunması ayrıca öğütleri bir sahne tablosu içerisinde takdim etmesi, kitabın bir az da olsa bir roman görüntüsü kazanmasına ve okuma kolaylığına vesile olmuştur.
Bunlar;
Kün Togdı (hükümdar, kanun, adalet);
Ay Toldı (mutluluk, saadet);
Odgurmış (akıbet, hayatın sonu);
Ögdülmiş (Akıl, zeka)
Eser mesnevi tarzında yazılmış, siyasetname türünün ilk eseridir.
Türk dilinin Hakaniye (Çağatay) lehçesi ile yazılmış, nazım birimi beyit kullanılmış (redif ve kafiye kullanılmıştır) ve 6645 beyitten oluşan manzum bir eserdir.
İslamiyet’in Türklerce kabulünden sonraki ilk yazılı eserdir. Allegorik ve didaktiktir.
Bazı bölümlerinde ansiklopedik bilgiler içerir. ‘Kutlu Olma Bilgisi’ veya ‘Mutluluk Veren Bilgi’ olarak Türkiye Türkçesine aktarılabilir.
18 ayda tamamlanmıştır. 1069 yılında yazımı bitmiştir.
Bugün üç nüshası bulunmaktadır. Bunlar Herat, Fergana ve Mısır nüshalarıdır.
Yusuf Has Hâcib, eserinde kitabın adını ve mânasını şu beyitlerle açıklamıştır:
“Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum; Okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin.” (beyit 350)
“Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım; Bu kitap uzanıp, her iki dünyayı tutan bir eldir.” (beyit 351)
“İnsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa; Mes’ud olur, bu sözüm doğrudur.” (beyit 352)
Aşağıda Kutadgu Bilig’ten seçme alınmış sözler mevcuttur.
– Sözünü iyi yönet, başını kırdırmasın… Dilini iyi gözet dişini kırdırmasın. Sözü kısa olanın ömrü uzun olur.(2. Beyit)
– Bilgi ile gökyüzüne bile yol bulunur. Kötülük bir yangın gibidir, önüne geleni yakar.(6)
– Bilgisizlik, gözleri görmeyen insanın hali gibidir.(7)
– Bilgeler, şu dört şeyi ‘küçümseme!’ demişler: Yangın, düşman, hastalık ve bilgi.(9)
– Bu yaşlı dünya, vefasız ve dönektir. Tavırları bir genç kız gibidir. Ancak dikkatli incelersen, cadı gibi olduğunu görürsün. Ara sıra genç kız gibi görünür, kendini sevdirir. Tutmaya kalkışırsan el vermez. Seveni sevmez. Sevenden geyik gibi kaçar. Kaçana sarılır, ayağına kapanır.(10)
– İnsanın değeri, taşıdığı insan sevgisi ve yardım duygusu ile ölçülür.(11)
– Gönül, sevdiğini kusurlarıyla sever.(18)
– Akarsu, güzel söz ve mutluluk, yorulmadan, durup dinlenmeden bütün dünyayı dolaşırlar. Yeryüzünde dolaşan insan pek çoktur. Değerli olan, doğru, dürüst ve güvenilir insandır. İnsan nadir değil, insanlık nadirdir.(36)
– İyilik ana sütü ile girerse, ölüm yakalayana kadar iyilikten, doğruluktan ayrılmaz. Yaratılışla birlikte var olan iyi huyları, erdemleri ancak ölüm bozabilir. Ana karnında edinilen huylar, insanı ancak toprak altında terk eder.(37)
– İyi işler, yokuş tırmanmak gibidir, zordur. Kötü işler iniş inmek gibidir, kolay elde edilir. Kırmızı dil, ömür kısaltır. Esenlik istersen onu sıkı tut.(41)
– Toprak için su ne ise, bilgilinin sözü de insanlar için odur. Toprağa su akıtılınca nimet fışkırır. Bilginler suyu bol bir yere benzerler. Nereye kazma vurulursa oradan su çıkar. Bilgisiz insanın gönlü kumsal gibidir, nehir aksa dolmaz. Orada ot bile bitmez. (42)
– Soru erkek, cevap ise dişidir.
– Yave(yalan, saçma) söz cahilin ağzından çıkar.
– Bedenin gıdası boğazdan, ruhun gıdası olan doğru söz kulaktan girer. İnsanın yüzünü ağartan iki nesnesi vardır: Dil ve boğaz.(43)
– İnsan dilsiz olursa öğrenebilir, fakat sağır olursa konuşulanlardan bir bilgi edinemez. Dil söylemezse bilgi saklı kalır. Hiç konuşmayan kişiye dilsiz, çok konuşana yanşak(geveze) başı derler.(44)
– Her yokuşun bir inişi, her tepenin bir çukuru vardır.(49)
– İnsan doğarken ölmek için doğar.(52)
-Acele yapılan işler, acılı olur.(85)
– Aslan köpeklere baş olursa, köpekler aslan olur. Köpek aslanlara baş olursa, aslanlar köpek gibi yaltak olur. (89)
– Sağ elinle kılıç sallarken sol elinle sadaka dağıt.
– Temiz olmayan şeyleri su ile temizlerler, ya su kirliyse onu neyle temizlemeli?(91)
– Ülkenin düzeninin temeli, bu temelin sağlamlığı iki esasa bağlıdır: Halkın hakkı olan yasalar, çalışanların hakkı olan ücret.(92)
– Kılıç kımıldadığı sürece düşman kımıldamaz. Kötü ile iyi birbirine yakışmaz…Doğru eğri ile güreş tutamaz. Karanlık gece, aydınlık güne yaklaşmaz…Mavi su kızıl ateşe konuk olmaz.(97)
-Yolunda giden işi bozan, olgunlaşan işi ham bırakan rüşvettir.(102)
– Kamçı yarası kapanır, acısı geçer / Dil yarası yıllar sürer.(105)
– Kırmızı dil kara başın düşmanıdır.(108)
– Ülkeler kılıç ile alınır, kalem ile tutulur. Kılıçtan kan damlarsa, memleket alır; kalemden mürekkep damlarsa altın gelir.(109)
– Baş için en yararlı yol, boğazı gözetmektir. Hastalık insana boğazdan gelir. Tedavisi de boğazdan olur.(116)
– Beylerin adı gibi dertleri de büyük olur. Rahat ile zahmet bir arada barınamaz.(117)
– Yararlı olan tutsak bile olsa tut oğuldan daha yakın Yararsız, kendi oğlun bile olsa kendini ondan sakın.(120)
– Yoksul haccı olan cumaları eda et.(129)
– Adalete dayanan yasa göğün direğidir.(139)
– Yola çıkan insan yol üzerine ev yapmaz. Göç eden insan da eşyasını evde bırakmaz(143)
– Bütün dünya zevki şu üç şeydedir, her üçünün tadı da birbirine denktir: Yemek yemek, erkeği avutan kadın ve sağlıklı yaşamak. Bu üç şeyden en gerekli olanı da sonuncusudur. Bu dünya insan için bir düşman, vücut(nefis) da ikinci bir düşmandır. Bu iki düşmanın ağı her tarafa yayılmıştır. Üçüncü düşman şeytandır. O ise bir din hırsızıdır. Allah bunların şerrinden korusun.(144)
– Bu dünya malı acı bir su gibidir. Onu insan ne kadar içerse içsin bir türlü kanmaz. Hatta damağı bile nemlenmez. İnsan kuru kumsala benzer, oraya derya aksa dolmak bilmez.(145)
– Ey merhametli Rabbim, bana karşı bağışlayıcı ol. Eğer cezalandırırsan ben buna layığım. Bağışlarsan sen de buna layıksın Rabbim.(152)
– Geleceğin, senin hizmetinin rehinidir. Geleceğini rehinden kurtarmak için karşılığında hizmet vermelisin.(170)
– Misafirler giderlerken onlara hediyeler vererek memnun et, diş kirası öde.(189)
– Dinlenenler aradıklarını bulamazlar.(194)
– Din işleri ile dünya işleri birbirine karşıdır, birbirine yaklaşmaz. İkisinin birleşmesi imkansızdır. Biri yaklaşırsa diğeri kaçar. İkisini birlikte tutmak isteyen kimse şaşırır.(210)
– Heva ve nefis ikisi de din hırsızıdır.(213)
– Sadece para pul dağıtan değil, canını, emeğini halka feda eden de cömerttir.(230)”
Yukarıdaki derlemeler (ki çoğu Yaşar Çayır’ın “Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib” adlı eserinden alınmıştır) eser, yazarı ve önemi hakkında çeşitli kaynaklardan derlenmiş kısa bilgilendirmelerdir. Türk Genci’nin yararlanması amacıyla bu kaynaklardan bazıları yazı sonunda verilecektir.
Kutadgu Bilig her ne kadar bir zamanın bir hükümdarına “atfen” yazılmış olsa da yüzyıllarca sonra bile Türk Milleti’ni ilgilendiren nasihatler ile doludur.
Türk dilinin, edebiyatının ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından birisi olan Kutadgu Bilig bize, başarılı ve mutlu bir hayata kavuşmanın; kriterlerini ve sırlarını açıklamaktır. Eserdeki birçok beyitler, Kur’an ayetlerinin tercümeleri mahiyetindedir
Türk Genci’ne tavsiyem bu eserin tercümelerini ve bu eser üzerine yazılmış bir kaçını da bu yazıda verdiğim kaynaklardan okumalarıdır.
Mesela Yusuf Has Hacib’in siyasilere yönetmek ile ilgili, insanlara da mutlu ve huzurlu olmak ile ilgili nasihatler verdiği Kutadgu Bilig’inin 210. beyitinden geçen;
“Din işleri ile dünya işleri birbirine karşıdır, birbirine yaklaşmaz. İkisinin birleşmesi imkansızdır. Biri yaklaşırsa diğeri kaçar. İkisini birlikte tutmak isteyen kimse şaşırır.” ifadesi günümüzde çok önem arzetmektedir.
Şu beyiti Türk Milleti dinlemiş olsa ne olurdu bir düşünün?
İslâm’ı kendi pis emellerine ulaşmak için suistimal edenler başarılı olabilir miydi?
Bu beyit size de yine 11.y.y’da Tuğrul Bey’in uyguladığı Türk tipi lâiklik hukuk kuralını hatırlatmıyor mu?
Bu ve bunun gibi birçok beyit var Kutadgu Bilig’de…
Türk Genci doğrusuyla/yanlışıyla “gerçek” tarihini bilmelidir.
Zira Türk Evladı’nın gücünün de, cesaretinin de, ferasetinin de ve dâhi istiklâl yolunda vereceği mücadelenin de anahtarı şerefli tarihindedir…
Selam ve saygılarımla…
Murat ÇALIK
10.09.2014
…
Yararlanılan Kaynaklar:
1) Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacib, Haz. Yaşar Çağabayır
2) Mutluluk Psikolojisi, Nevzat Tarhan
3) Din ve Sekülerleşme, Ramazan Altıntaş
4) Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacip, Kabalcı Yayınları
5) Kutadgu Bilig’de Kut ve Töre, Sait Başer
6) Mutluluğun Şifresi: Kutadgu Bilig, İhsan Öz