Atatürkçüyüm(!) diyen bazılarının büyük yanlışı:
“Şimdiki sınırlarımız bize yeter” mantığı…
Biz Turan dedikçe, biz Türk Birliği dedikçe, biz dünyadaki esir Türkler’den ve onlara yapılan zulümden bahsedince;
“Dur hele şu Türkiye’yi düze çıkartalım” diyenlere verdiğimiz cevap hep aynı oldu;
Tarih bize Türk’ün “büyük düşünmediği” zamanlarda hep birilerinin zulmü altında yaşadığını anlatmaktadır.
Özellikle son 17 yılda olanlar açık ve seçik göstermiştir ki, Türkiye’de Türk sorunu vardır ve çözümü Türk Birliği’dir.
Ülküsü Turan olmayan Türkiye’yi düze çıkaramaz.
Zirâ Türkiye dışında yaşayan Türklerin yaşadığı Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer, Musul, Tebriz, Karabağ, Kıbrıs, Kırım, Urumçi, Batı Trakya…v.s gibi yerlere ve elimize bir atlas alıp bu yurtların hemen komşusu olan Türkiye illerine bakınca,
Neden Türkiye dışındaki Türklerin bizim açımızdan önemli olduğu belli olacaktır.
Kırım’la ilgilenmeyen Türk, Trabzon’un elinden gittiğinin farkında olmayacaktır,
Karabağ ile ilgilenmeyen Türk, Karabağ’da yapılanların, Kars, Erzurum ve Iğdır’da yapılmak istenenin provası olduğunu anlamayacaktır,
Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer ve Musul’da yapılan şerefsizlikle ilgilenmeyen Türk, bu yapılanların aslında Diyarbakır’da yapılmak istendiğini göremeyecektir,
Tebriz’deki 40 milyona yakın Türk’ün dili olan Türkçe’nin yasaklanmasının ve fars zulmü altında bu Türklerin yaşamasının sebebinin, Güney Azerbaycan Türkleri’nin Türkiye Türkleri ile el ele verip, Büyük Türkistan coğrafyasına doğru kol kola gitmesin diye oradaki Türklerin “asimile olması” için İran’lı yöneticiler tarafından yapıldığını göremeyecektir,
Kıbrıstaki emperyalistlerin asimile politikası ile ilgilenmeyen Türk, Akdeniz’in elinden gittiğini anlayınca (gitmeye başladı bile) geç kalmış olacaktır…
Batı Trakya’da zulüm altında yaşayan Türkler’e bu zulmün aslında Türkiye Türkleri’nden intikam almak için ve onları yurtlarından kovup, Türk Milleti’nin Avrupa kapısını kapatmak amacıyla yapıldığını anlamayacaktır…
Türkiye dışındaki Türkler’e yapılan zulümler, insanlık dışı muamelelerin aslında Türkiye için hazırlık olduğunu Türkiye Türk’ü, soydaşlarına ilgisiz kaldığı için farketmeyecektir.
Şimdi, özellikle “ulusçu” ve “ulusalcı” akademisyen ve aydınlar, Türkiye’ci bir anlayışla, Atatürk’ün fikri Türk Milliyetçiliği’ne yakın dursalar da Türk Birliği fikrine uzak duruyorlar.
Böyle fikirlerde olanların (ulusalcı, ulusçu, Atatürk Milliyetçisi, Kemalist…v.s) okuduğum birçok kitabında ve dinlediğim birçok konferansında dış Türk Düşmanlarından bahsedilirken;
Amerika, ermenistan, ingiltere, israil, yunanistan, rusya…v.s gibi emperyalist ve onların kuklası ülkeler sayılmıştır.
Bu ülkeler sayılırken, bu ülkelerin bize düşman oldukları ve içteki düşmanlar ile işbirliği yaparak Türkiye’yi bölmek-parçalamak istedikleri anlatılmıştır.
Bütün bunlar anlatılırken, Türk Birliği’nden hiç söz edilmemiş, “Misâk-i Millî” denilerek Atatürk’e atıfta bulunmuşlardır.
Bununla beraber, bu fikirdeki akademisyen ve aydınlardaki “şimdiki sınırları korusak yeter” mantığı ne yazık ki her zaman Mustafa Kemâl’e dayandırılmıştır.
Şimdi benim itirazım burada başlamaktadır…
Şöyle ki;
1- Mustafa Kemâl Atatürk’ün sınırlarımıza katmak için çok uğraştığı Hatay ve 1974’te harekat yapılan Kıbrıs misâk-ı millî sınırları içerisinde midir?
Eğer değilse, bu “şimdiki sınırlarımız yeter” mantığı neden Atatürk’e atfedilmektedir?
Atatürk SADECE misâk-î miilî sınırlarıyla ilgilenen ve Türkiye dışındaki Türkler’e arkasını dönen bir yapıdaysa, Hatay meselesi niçin Atatürk açısından önemlidir ve sözlerinde neden “Bir gün Türk Birliği’nin olacağına inanıyorum” demiştir.
2- Ulusalcı, ulusçu, Atatürkçü, Atatürk Milliyetçisi, Kemalist…v.s fikrindeki akademisyenler ve aydınlar, Türkiye dışındaki düşmanları sayarken;
– amerika demişlerdir ki amerika’nın dünya lideri olma, amerikan emperyalizmini uygulama ideali vardır,
– ingiltere demişlerdir ki, ingiltere’nin sömürgeciliği yani şimdiki sınırları dışında kalan yerlerle ilgilendiği açıkca bellidir,
– yunanistan demişlerdir ki, 19 Mayıs’da biz Atatürk’ün Samsun’a çıkışını kutlarken, Onlar da Trabzon’da kurulmuş “rum imparatorluğunun” kuruluş gününü kutlayacaklardır, yunanlıların “megali idea”sı yani İstanbul’un başkent olacağı büyük Helen İmparatorluğu’nu yeniden kurma hayalleri bilinen bir gerçektir.
– israil demişlerdir ki, İsrail’in “büyük israil” projesi (ki çoğu toprak şimdiki sınırları dışındadır) adına yaptıkları bütün dünyaca bilinmektedir,
Yine dış düşman olarak ermenistan sayılmıştır ki, ermenistan’ın da şimdiki sınırları dışında hatta Türkiye’den 11 vilayetin de içinde olduğu “büyük ermenistan devleti” hayalleri için neler yaptığı nasıl masum canlara kıydığı ve uluslararası lobilerini sırf bu hayale kavuşmak için nasıl güçlendirdikleri herkes tarafından bilinmektedir.
Bir de Türkiye dışında ve içinde “büyük kürdistan” kurmak isteyen kürtler vardır ki bu kürtlerin daha tarihte devleti hatta düzgün dili bile yoktur.
Şimdi yukarıda saydığım Türkiye dışındaki düşmanların İDEALLERİ’ne bakınca, hemen hemen hepsinin “şu andaki” sınırları ile sınırlı bir ideali olmadığını görüyoruz.
Bütün bu sayılan düşmanlar sırf bu ideallerine ulaşmak için, Türkiye’de onlarca oyun yapıyorlar ve Türkiye dışındaki Türkler’e de olmadık zulümler ediyorlar.
Peki ne için?
Sınırlarını genişletmek ve “kendilerine ait olduğunu iddia ettiklerini” almak için.
Bu idealler çoğu saydığım düşman ülkelerde daha ilköğretimde anlatılıyor ve o ülkenin çocukları, gençleri bu ideal üzerine yetiştiriliyor…
Şimdi açıkça söylemek gerekirse, daha ekonomisini düze çıkaramamış yunanistan 19 Mayıs’da “Trabzon rum imparatorluğu’nun” kuruluşunu kutluyorsa,
Nüfusu az olmasına ve ekonomisinin kötü olmasına rağmen 10 yaşındaki ermeni çocuğun bile ağzından düşmediği “büyük ermenistan” ermenistan devleti’nde “milli bir ideal” haline gelmişse;
NEDEN BU ATATÜRKÇÜ(!) ARKADAŞLAR AĞIZLARINA TÜRK BİRLİĞİ’Nİ ALMAZLAR?
Neden Türkiye Türkleri’nin bir çoğu Türkiye dışındaki soydaşlarından bir haber yaşarlar?
Neden Kemalist’im diyen aydınlar ve akademisyenler, “sınırlarımız bize yeter” mantığındadırlar?
Sakın bana demeyin ki, yok ekonomimiz kötü, yok Türkiye’de düşmanlarla işbirliği yapanlar var, Türkiye zor durumda, bırak şimdi Türkiye dışı Türkleri…
Ben de size derim ki, ermenistan’ın cürmü ne kadar?
Yunanistan’ın gücü çok mu fazla, ekonomisi mi iyi?
Daha yeni yunan milliyetçilerine operasyon yapıldı bu onların 19 Mayıs “Trabzon rum imparatorluğunun kuruluşunu” kutlamalarına engel mi oluyor?
Hâlâ anlamıyor musunuz?
Günümüzdeki bu yaşadıklarımız, ihanetler, rezillikler, hainlerin havlamaları TÜRK Sorununu ortaya çıkarmıştır ve bu sorun ancak ve ancak Türk Birliği ile sona erecektir.
TÜRK BÜYÜK DÜŞÜNMEZSE, SONUCU FELAKET OLUR!
TÜRKİYE’NİN, DÜNYA TÜRKLÜĞÜ’NÜN ve dâhi İNSANLIĞIN KURTULUŞU TÜRK BİRLİĞİ’NDEDİR!
Lütfen bir düşünün ve Allah aşkına, “şimdiki sınırlarımız yeter” mantığını misak-i millî’de olmadığı hâlde, hasta hâli ile Hatay’ı Türkiye topraklarına katmak için uğraşan Türk Birliği ülküsü ile yaşamış Atatürk’e bağlamayın!
Zira Atatürk’ü sadece okumakla kalmayıp anlayan herkes Türk Birliği’nin Atatürk’ün yarım kalmış düşüncelerinden biri olduğunu net bir şekilde görecektir…
Selam ve saygılarımla.
Murat ÇALIK