“Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı…”
Mehmet Akîf ERSOY
Yıl 1915…
Üst teğmen Faruk Çanakkale’de cepheye yeni gelen askerleri kontrol ediyor bir taraftan da onlarla sohbet ediyordu.
Bir ara saçının ortası sararmış bir çocuk gördü.
Merakla “Adın ne senin evladım?” diye sordu.
Çocuk “Ali” diye cevap verdi.
“Peki evladım bu kafanın hali ne?”
Ali “Anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım.” diye cevap verdi Ali.
“Neden?” diye sorar komutan.
Ali “Bilmiyorum komutanım” diye cevap verir.
“Peki gidebilirsin Kınalı Ali” diye Ali’yi geri gönderir komutan.
O günden sonra herkes ona Kınalı Ali der. Arkadaşları kafasındaki kınayla dalga geçer.
Kısa surede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır.
Kınalı Ali okuma yazma bilmediğinden bir gün arkadaşlarıyla birlikte annesine mektup yazar.
“Sevgili anne babacığım, ellerinizden öperim.
Ben burada çok iyiyim; beni merak etmeyin” diye başlar.
Kardeşlerini, köydekileri sorduktan sonra, merak etmemelerini, kendileri var oldukça düşmanın bir adım bile ilerleyemeyeceğini yazdırır ve yazının sonuna da kendisinden hemen sonra askere gelecek bir erkek kardeşi daha olduğu için annesine not düşer:
“Anacağım, kafama kına yaktın; burada komutanlarım ve arkadaşlarım benle dalga geçtiler.
Sakın kardeşim Ahmet’e de yakma, onunla da dalga geçmesinler. Ellerinden öptüm” diye bitirir.
Dünyanın en büyük orduları bütün güçleriyle Çanakkale’ye yüklenmektedir.
Bölgeyi çeşitli cephelerde savunan erlerimiz, onar onar, yüzer yüzer şehit düşmektedir.
Kınalı Ali ve arkadaşları da ısrarla çatışma bölgesine gitmek isterler…
O gün Kınalı Ali’nin bölüğünün büyük kısmı şehit olmuştur.
Kınalı Ali de bu şehitlerden biridir..
Bir süre sonra Kınalı Ali’nin annesine yazdığı mektubun cevabı gelir. Komutanları buruk ve dolu dolu gözlerle mektubu açarlar.
(Bu mektubun aslı Çanakkale müzesinde sergilenmektedir.)
“Oğlum Ali nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim.” diyerek başlayan mektup şu cümlelerle biter:
Oğlum Ali, yazmışsın ki ‘Kafamdaki kınayla dalga geçtiler, kardeşime de yakma’ demişsin.
Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle seninle dalga geçmesinler.
Bizde 3 şeye kına yakarlar.
* Birincisi; Gelinlik kıza; gitsin ailesine, çocuklarına kurban olsun diye…
* İkincisi; Kurbanlık koça; Allah’a kurban olsun diye…
* Üçüncüsü; Askere giden oğullarımıza; vatana kurban olsun diye…
Gözlerinden öper, selam ederim. Allah’a emanet olun..”
Mektubu okuyan Kınali Ali’nin komutanları ve beraberindeki askerler artık hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır…
…
Kınalı Ali’ler biliyorum hakkınızı helâl etmeyeceksiniz,
Biliyorum kızıyorsunuz bize yani hayırsız torunlarınıza,
Biliyorum şair “incitme yazıktır atanı” dedi biz sizi incittik,
Biliyorum size bakacak yüzümüz de yok…
Sizin kan ile ödediğiniz bedele bugün 15 bin lira bedel biçiyorlar!
Ve sizin torunlarınız maç seyreder gibi bu rezilliği seyrediyorlar…
Şair “incitme” demişti fakat biz sizi “incittik”…
Ahirette sizin yüzünüze nasıl bakacağız?
Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun…
Bizlere de YAZIKLAR OLSUN!
Murat ÇALIK