DÜN-BUGÜN-YARIN
Her türlü darbeye karşı olduğumuz gibi Türk Milleti’nin millî ve manevi değerlerine karşı yapılan her türlü aleyhte harekete de karşıyız…
Her türlü darbeye karşı olduğumuz gibi Türk’ün aleyhine olan her türlü çiftte standarda da karşıyız…
Velhâsıl-ı kelam Türk’ün aleyhine olan herşeye karşıyız diyerek başlayalım beyin fırtınamıza…
Bugüne ve 15 Temmuz gecesine nasıl geldik?
Daha eskisi var tabi ve fakat asıl gösteri ne zaman başladı?
Aslına bakarsanız her şey 2005 yılında Cum’a hutbelerinde okunan Âli İmran Suresi 19. ayetinin,
“İNNEDDİNE INDALLAHİL İSLAM”
(Allah katında din, şüphesiz İslâmiyet’tir)
… dinler arası diyalog safsatası yüzünden okunmaması, devletin ve milletin de bu duruma karşı çıkmamasıyla başladı.
Bu inanç üzerinden yapılan şerefsizliğe ses çıkarılmadığını görenler, Habur rezaleti ile millî duygular üzerinden nabız yokladılar, baktılar ki nabız yok, en son olarak da bir kışladaki Türk Bayrağı’nı indirtip tepki görmeyince “bu milletin ağzına da etsek” ses çıkmaz diyerek planlarını yürürlüğe koymaya başladılar…
Darbe girişiminden sonra bir ay minarelerden salâ okunmasını emredenler, devletin kurumlarında fetöcü avına çıkanlar ve bir ay sokaklarda olanlar o günlerde bu rezilliğe SADECE tepki gosterselerdi, daha doğrusu inançlarına sahip çıksalardı biz 15 Temmuz gecesini yaşamayacaktık…
Gerçi millet bu şerefsizlerin yanıldığını kanıtladı ama çok geç kaldı…
2005 nireeee, 2016 nire…
Ne mutlu ki; duruşumuz dün de aynıydı bugün de aynı…
Yani biz ne kandırıldık(!) ne de fetönün ‘üç harflileriyle’ hemhâl olduk…
Zira bizim bütün olaylara bakışımız bugün olduğu gibi dün de ve dahi yarın da Türk’çedir…
Elhamdulillah!
Peki yarın ne olacak?
Hadi beyin fırtınası yapalım….
Bugün olaylara Türk’çe bakmayıp pkk’nın şerefsizliklerine göz yumanlar,
Ohal’i sadece Türk’e uygulayanlar,
Telafer, Kerkük, Musul ve Türkmendağı’nın düşüşüne dolayısıyla binlerce yıldır Türk Yurdu olan bu bölgelerdeki nüfusun kürt ve arap lehine dönmesine göz yumanlar,
Türkiye Suriye sınırında peşmerge barzani önderliğinde kurulacak ve ileride Türkiye ve Türk Milleti için büyük felaketlere sebep okacak sunî kürdistan tohumunun atılmasına izin verenler ve bu tohumun atılmasına “koltuğundan olmamak” için ses çıkarmayan dün katil dedikleri esad’a bugün göz kırpanlar,
Bu kafayla gidilirse ilerde kurulması muhtemel sunî kürdistan’ın Akdeniz’e dolayısıyla yığınla lojistik desteğe ulaşmasındaki en büyük engel olan Türkiye ili olan Hatay’da yapılan ‘bilinçli’ operasyonlarla bu ilin Türk nüfusunda düşüşe sebep olanlar ve benzer durumu stratejik öneme sahip Kilis’e de yapanlar,
peşmerge barzani’nin ırak’tan kaçırdığı petrolleri Türkiye Cumhuriyeti’nden geçirerek israil’e satanlar,
abd-rusya arasındaki “kırım” anlaşması dolayısıyla, binlerce yıllık Türk Yurdu olan Kırım’ın işgalci rus’a peşkeş çekilmesine ses çıkarmayanlar,
barzani’nin ırak’tan çaldığı petrolü israil’e pazarlamasına ses çıkarmasın diye yüzyıllardır bizi bir kaşık suda boğmaya çalışan rusya’ya sıcak bakıp taviz verenler,
ingilizlerin Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki oyunlarına sessiz kalanlar,
Devletin kadrolarını yine çeşitli cemaatlere peşkeş çekenler ve böylece istikbâlde yine büyük tehlikelere yol açanlar,
1944 ve 1949’da yapılan ekonominin ve eğitimin abd’ye altın tepside sunulduğu Bretten Woods ve Fulbright anlaşmalarını(ben bunlara peşkeş çekme diyorum) hâlâ bozmayanlar,
abd’nin yıkım projesi olan bop’a hâlâ destek olanlar…v.s
Yarın işler tersine giderse, “kandırıldık”, “Allah affetsin” ve “üç harfliler bizi çarptı” gibi bahane üretecek vakit bulamayacaklardır…
Zira üç değil ama dört harfliler(TÜRK) hesap sormaya bir başlarsa okunacak salâ için bile vakit olmayacaktır…
Bu yazı kesinlikle bir tehdit yazısı olmayıp, geçmiş ve bugün üzerinde düşünme ve olası bir “paralel gelecekte” ne olabilir üzerine bir beyin fırtınası yapma yazısıdır…
Zira bütün dünya iyi bilir ki, Türk tehdit etmez…
YAPAR!
Saygılarımla…
Murat ÇALIK
20.08.2016 / İzmir