Ben birçok inanca sahip kimse ile tanıştım ve gördüm.
Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist, deist, agnostik, ateist, yezidi, güneşe tapan…v.s hatta şaka mı yaptı bilmiyorum ama bir Hindistanlı maymuna tapıyorum demişti…
Mensup olduğum inancım gereği Kâfirun suresinin son ayeti üzere bu kimselere hep saygıyla yaklaştım…
Tarihi okuduğum kadarıyla tarihte din savaşlarının olduğunu da biliyorum…
Lakin günümüzde öyle bir inanç sistemi var ki, böyle bir dini ne okudum ne duydum ne de gördüm…
Bu din galiba yeni…
Bu din Siyasi Parti Dini, diğer adı ile kutsal tabela inancı…
Dediğim gibi inancım gereği her inanca saygılı olmam lazım fakat bu dinin mensuplarını görünce ve aralarındaki diyalogları okuyunca şiraze ister istemez kayıyor…
Bu dinin mensupları (bu inancın bir farzı mı bilmiyorum ama) hem aynı inanca sahibiz diyorlar hem de birbirlerine ağıza alınmayacak küfürler ediyor.
Kelli felli koca koca adamlar ‘sen yalakasın’ ‘sen hainsin’ ‘en büyük dava adamı benim’ ‘dönek’…v.s deyip birbirlerine sövüp duruyorlar.
Bu dinde bir de Hristiyanlara benzer aforoz ritüeli var ama kimin kimi neyden aforoz ettiğini hâlâ anlayamadım.
Bu dine mensup arkadaşların bazıları din kurumunun yani tabelanın başında bulunan kişiyi -kim olursa olsun- peygamber(!) olarak görürler ki bu kişi ne yaparsa yapsın, ne derse desin hatta isterse kendilerine ve inançlarına sövsün bu zatın söylediklerini kutsal sayarlar.
Kutsal tabelanın başında kim varsa onun her sözü ayettir ve asla yanlış değildir bu arkadaşlara göre…
Bu dine mensup bazı arkadaşlar ise (zannediyorum mezhep olarak birinci gruptan ayrılar) peygamberi(!) kabul etmezler veya çokça kızarlar ama tabelayı kutsal kabul ederler, hatta peygamberi(!) pek sevmeseler de rahat hareket etsin diye peygambere(!) ve ashabına(!) ‘kerhen’ de olsa destek verirler.
Bir başka mezhepteki arkadaşlar ise arada sırada birinci grupta arada sırada ikinci grupta yer alırlar. Bunlara sanıyorum rüzgar mezhebi diyorlar. Rüzgarın estiği yöne göre hareket dolayısıyla herhalde…
Bu üç grup birbirlerine sabah akşam küfretse de hep aynı şeyi yaparlar…
Kutsal Tabela’ya oy vermek…
Bu üç büyük(!) mezhep için en büyük farz veya ibadet, ne olursa olsun kim ne yaparsa yapsın isterse peygamber(!) sapıtsın, isterse ülke batsın, isterse peygamber(!) dün lanetlediği şeytanla(!) bugün işbirliği yapsın, bu dinin mensupları için kutsal saydıkları tabelalarına her seçim zamanı ‘evet’ mührü vurmaktır.
Zira bu inanca göre mümin olmanın birinci şartı yapılacak seçimlerde aday gösterilen kim olursa olsun kutsal tabelaya evet mührü vurmaktır…
Yani kutsal tabela dinine mensuplar hangi mezhebinde olurlarsa olsunlar, tabela bir ‘odunu’ bile aday yapsa o ‘oduna’ oy verirler, o “odun” defalarca kafalarını yarsa bile…
Bu dinin tarihsel gelişiminde bazı zamanlar birinci gruptaki bazı zamanlar da ikinci gruptaki arkadaşlar revaçta olsa da kazanan hep üçüncü grup olmuştur.
Şimdi yazdığımız bu yazı bu dine mensup arkadaşları anlatmak için yazılmıştır.
Zannediyorum bu dine mensup olmayanların bu yazıdan alınması için bir durum yoktur pek tabi yarası olan varsa bilemem…
Sonuç olarak onların dinleri onlara bizim dinimiz bizedir…
Vesselâm
Murat Çalık