-Anadolu Türk’üne-
Vatandaşlık hukuku da bir yere kadar…
Sıra Kandaşlık Hukuku’nda…
İsrail denen katilin “büyük israil” projesini genciyle yaşlısına aşıladığı, 7 yaşındaki yahudi bebenin bile “büyük israil” aşkı ile yandığı;
ermenistan’ın şimdiki sınırları dışında hatta Türkiye’den 11 vilayetin de içinde olduğu “büyük ermenistan devleti” hayalleri için neler yaptığı, daha ilk ve ortaokulda ermeni çocuklarını bu ideal üzerine yetiştirdiği, adı Karabağ olan Müslüman Türk yurdunu nasıl işgâl ettiği, nasıl masum canlara kıydığı ve uluslararası lobilerini sırf bu hayale kavuşmak için nasıl güçlendirdikleri,
amerika’nın dünya lideri olma, amerikan emperyalizmini uygulama ideali için milyonlarca insanın ölümüne nasıl yol açtığı,
İngiltere’nin sömürgeciliği yani şimdiki sınırları dışında kalan yerleri sömürerek sınırlarını genişlettiği ve bu sömürü idealine ulaşmak için ne türlü hileler yaptığı, ne canlar yaktığı,
Yunanlıların “megali idea”sı yani İstanbul’un başkent olacağı büyük Helen İmparatorluğu’nu yeniden kurma ideâli ve ekonomisi bu kadar berbatken hâlâ 19 Mayıs’ta yunanistan’da büyük bir coşkuyla Trabzon rum imparatorluğu’nun kuruluşunun kutlandığı,
Ve bahsettiğim bu ülkelerin ve milletlerinin inandıkları ideallerine, çoluğu ve çocuğuyla nasıl sahip çıktığı ve bu ideallerin bahsettiğimi devletlerin resmi politikası olduğu…
Bütün dünya tarafından biliniyor hatta ve hatta “normal” görülüyor iken…
Bununla beraber…
Dünyada demografik, coğrafik, sosyolojik, askeri ve dâhi kültürel bir Türk gerçekliği, 350 küsür milyon nüfüs ile apaçık ortadayken,
Büyük Türkistan coğrafyası bütün azametiyle atlasa bakabilen herkesin görebildiği bir devasa alan iken,
Türk Cumhuriyetleri ile Anadolu Türk’ü arasında kültürel alış-veriş en yüksek noktada iken,
Anadolu’da yaşayan Türkler’deki örf, anane ve geleneklerde açık ve seçik Türkiye dışında yaşamış eski Türklerin izleri belli iken,
Son yıllarda yapılan kazılarda, Anadolu’ya ilk değil ama son geliş tarihimizin 1071 olduğu, Saltaoğlu, Ankara, Ordu, Kars, Erzurum, Kastamonu, Çanakkale, Hakkari ve Denizli gibi Anadolu’nun çeşitli kentlerindeki 100’e yakın yazıtlardaki incelemelerde Türk’ün Anadolu’ya gelişinin binlerce yıl önce olduğu kanıtlanmışken,
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Türk’üm diyenlerin;
Neden hâlâ çocuğuna, gencine hatta ve hatta yaşlısına “şimdiki sınırlarımız yeter” mantığını aşıladığını, neden bu fikirle hareket ettiklerini, bu mantıktan dolayı elinde bulundurduğu “insan yapımı” sınırlarını bile kaybedeceklerini neden hâlâ göremediklerini,
Türk’ün dünyadaki bütün Türklerin önce dilde(alfabede), sonra fikirde ve nihayet iş’te birleşerek bir çatı altında birleştiğini düşlediği Turan ideali etrafında neden Anadolu Türk’ünün buluşamadığını,
ve neden bu ideali seslendirenlere öcü gibi bakıldığını,
Anlamakta zorlanıyorum…
Bir avuç toprağı olup da, beş kuruş parası olmayan işgalci ermenistan’dan da mı,
Yoksa ha battı batacak denen yunanistan’dan da mı kendini küçük görüyor Anadolu Türk’ü…
1938 sonrası yaşadıklarımız ve her geçen gün daha da fazlalaşarak Türk adının silinmeye çalışılması,
Türk Milleti’nin yok edilmesi için çalışmaların hızlandırılması;
Günümüzde Türk Sorunu’nu meydana getirmiştir.
ve bu sorunun tek çözümü TÜRK BİRLİĞİ’dir…
Lütfen eline bir coğrafya atlası al ve beni dinle kardeşim…
Sen “şimdiki sınırlarımız yeter” diye düşünerek ve bundan dolayıdır ki sürekli savunma da kalarak,
Telafer’de ölen her Türk’e kayıtsız kalmakla Hakkari’nin,
Kerkük’e sırtını döndüğünde Diyarbakır’ın,
Kıbrıs’ın elinden gitmesine bir şey yapmadığında Antalya’nın,
Kırım rus’a peşkeş çekilirken sessiz kaldığında Trabzon’un,
Batı Trakya’daki zalimliğe sustuğunda Edirne’nin,
Halep’teki Türk’e yapılana gözünü kapattığında Mardin’in,
Karabağ’ın çığlıklarına kulağını tıkadığında Erzurum’un,
Tebriz’in gözyaşını silemediğinde Van’ın,
Urumçi’nde akan kanı durdurmadığında Ankara’nın…
Elinden gittiğini görünce vakit çok geçmiş olacak…
Artık aklını başına al ve kan kardeşine sahip çık!
Senin kan kardeşinle arana insan yapımı “sınır” girmemeli…
Hele hele dünya seni kardeşinle bir görüyor ve kardeşine “senden” olduğu için zulüm ediyorken,
SIRANIN SANA GELMEYECEĞİNİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUN?
Zaman çocuğuna, gencine hatta yaşlına Turan (Büyük Türkistan) idealini anlatma zamanı…
90 yıllık vatandaşlık hukukunun bizi getirdiği yer ortada,
Sıra “kandaşlık hukukunu” gözetmekte ve bu hukuku gözeten nesil yetiştirmekte…
Bu kutlu ülkü ile büyüyecek çocuklar yarının Turan’ını kuracaklar ve Türk’ü muasır medeniyetler seviyesine getireceklerdir…
Eğer Türk Çocuğu bu kutlu ülküden habersiz büyümeye devam ederse görünen odur ki;
Türk Evladı’nın yarın elinde Türkiye bile kalmayacaktır…
Türkçüler, Turancılar, Türk Milliyetçileri bize çok ama çok büyük görev düşüyor.
Anlatmak… Anlatmak… Anlatmak…
Şu günlük politik dalavereleri yapanları seyretme ve koltukçuların koltuk kapma yarışında taraf olma ki bu yüzden birbirinizle kavga etme, birbirinize hakaret etme…v.s zamanınızın onda birini vallahi onda birini Türk Milleti’ne Turan’ı anlatmaya harcasanız, bu kut’lu milletin makus talihini değiştireceksiniz.
Ha gayret kandaşlarım, şu içine düştüğümüz “hareketsizlik” lağımından çıkalım artık!
Türk Türk’e sahip çıksın,
Tanrı da Türk’ü korusun ve gözetsin…
Selam ve saygılarımla.
Murat ÇALIK
14.03.2014