Öğretmenlerine adları ile hitap edip bir öğretmenine de küfür eden ırak’tan Türkiye’ye kaçak gelip vatandaş olan sonrasında da yaptığı saygısızca davranışları sonrası okul müdürü tarafından annesi ile odasına çağırılıp okuldan uzaklaştırılan, konuşma esnasında annesi ile arapça konuştuğu için “Burası Türkiye Cumhuriyeti bu devletin resmi dili Türkçe, ne konuştuğunuzu anlamıyorum, lütfen Türkçe konuşun” dediği için 17 yaşındaki ırak doğumlu Türkiye vatandaşlığı verilmiş biri tarafından kafasına 5 kurşun sıkılarak şehit edilen İbrahim Oktugan Hocamıza rahmet dileyerek 2017 yılında yazdığım bir yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum…
Zamanın Başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2007 yılından beridir söylediği, Mhp Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin de bir açık hava toplantısında bir türlü telaffuz edemediği, bizim gibi Türk Milliyetçileri’nin de bir türlü kabul etmediği bir konu var…
Konu ‘etnik unsur’ meselesi…
Belki 15-20 sene öncesi bu mesele yoktu veyahutta bu kadar çok taraf yoktu fakat bugün Türkiye’de değil 36, 136…v.s etnik unsur, tam 336 etnik unsur var…
Akıllıya 40 gün deli derseniz, 40. gün deli olup olmadığını sorgular…
Son 15 senedir 36, 30, 40, 60…v.s unsur diye diye Türk Milleti’nin bazı fertleri kendilerinin hangi etnik unsurdan olduğunu sorgulamaya ve kendince etnik unsuru hakkında bilinçlenmeye(!) başladı.
İşte tam da ayrı-gayrıcılık burada başladı…
Bütün bunların üzerine bir de denetimsizliği herkes tarafından kabul edilen bir “mülteci” durumu var ki evlere şenlik.
Yani şu an Türkiye’de mülteci olup da, kim nerede, ne yapıyor, neci, nereden gelmiş, nasıl biri, geçmişi nedir, derdi nedir…v.s gibi sorulara muhattap olmadan yaşayan yok gibi… ( Hatırlarsanız yolgeçen hanı olan sınırımızdan geçen insan kasabının biri Bursa’ya yerleşmiş kombi bakımı yapıyordu tam 3 sene sonra geldiği yerde çok kişiyi öldüren bir katil olduğu öğrenilmiş ve tutuklanmıştı. Bu sadece bir örnek)
Velhâsıl-ı kelâm, Türkiye bugün itibariyle “evet birilerinin 14 seneden beri ısrarla söylediği gibi” ne yazık ki etnik mozaikler topluluğu olmuş hâlde ve daha da mozaik hâle geliyor!
Fakat bu mozaiğin bir özelliği var ki, her parçası mozaiğin ana yapısını istemiyor.
Hatta ne istedikleri de belli değil?
Ve bu “etnik mozaiklerin” nasıl bir güce sahip olduğu (silahlanma, teşkilatlanma…v.s) ve ne niyette olduğu ne yazık ki tam olarak bilinmiyor…
15 Temmuz 2016 gecesi o kaosta hepimiz ellerinde nereden geldiği(!) belli olmayan silahlarla sokaklarda gezenleri gördük.
Yarın olası bir kaos ortamında sokaklarda eli silahlı ve teşkilatlı, “etniği hakkında bilinçlenmiş” ve Türkiye Cumhuriyeti’nden, Türk Milleti’nden haz etmeyen 36 etnik unsurdan bir kaçını yanlarında da sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak ülkemize giren “ensarlardan”(!) bir kısmını görürseniz sakın şaşırmayın…
O gün şaşırılacak tek şey, bunca ‘etnik unsur’ ve ‘ensar’ silahlandığı, teşkilatlandığı ve örgütlendiği zamanda Türk’ün ne yaptığı meselesidir…
Umarım haklı çıkmam…
Yaradan sonumuzu hayr eylesin!
Murat Çalık
18.02.2017