#Atsız ile Hâsbihâl (I)
“Bize bir gençlik lazımdır…
Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.”
Hüseyin Nihâl Atsız
…
Temelinde cehalet olmayan gençliğin; duvarlarında riyâ, tavanlarında da dalkavukluk olmaz…
Demek ki her şeyin başı cehaleti yenmek…
Fikirleri birilerin dikte etmesi ile değil, sorgulayarak, araştırarak, okuyarak, okuduğunu idrâk ederek ve idrâk ettiği üzere yaşayarak ve yaşatarak cehalet yenilir…
Her kötülüğün ve mahvolmuşluğun temelinde cehalet yatar…
Murat Çalık
(2012)
#Atsız ile Hâsbihâl (II)
DÜN
“Milli şuur UYANIK olunca;
Başıbozuktan kurmay,
Vatan haininden profesör,
Hekimden dilci,
Cahilden müverrih,
Yabancıdan vekil,
Serseriden ülkücü çıkmaz”…
Hüseyin Nihâl ATSIZ
(Kızılelma, 2 Ocak 1948, Sayı: 10)
…
BUGÜN
“Milli şuur UYUR olunca;
Türk Düşmanı’ndan yönetici,
Münafıktan mücahit,
Hırsızdan Bakan,
Hâinden vekil,
Memurdan Kurmay,
Hristiyan dostundan Hoca,
Yalakadan Gazeteci,
Makyevelistten İktidar,
Mankurttan Muhalefet,
“Taraftardan” Milliyetçi,
Hainleri alkışlayandan Muhafazakar,
Şeref yoksunundan entellektüel,
Satılık kalemden münevver,
Namussuzdan sanatçı ,
komunistten vatansever,
Köpekten gerilla,
İtten dost,
Puşttan post,
Soysuzdan Demokrat,
Bölücüden Atatürkçü,
Egoistten Türkçü,
Partici’den Ülkücü(!)….çıkar”
Murat ÇALIK
(2013)
#Atsız ile Hâsbihâl (3)
“Korkaklarla pespayeler büyüklükten korkar, daima küçük kalmak ister.”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
(Büyüklük Ülküsü-ORKUN, Ekim 1963, Yıl. 2, Sayı. 21)
…
Türk büyüktür, büyük düşünür ve kaderinde büyük şeyler yapmak vardır.
Bütün dünyanın bildiği bu gerçeği umarım en kısa zamanda Türk Milleti de anlar…
Murat ÇALIK
(2014)
#Atsız ile Hâsbihâl (4)
“Bir ülkede aydınlar ve siyasi liderler hayvanlaşıp da ihtirasları uğruna milleti mahva sürüklerken tek kurtuluş ilâcı demokrasiyi kenara itmektir.”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
(Ötüken,Konuşmalar II, 1967, Sayı: 41)
…
Tarihe baktığımızda en net gördüğümüz gerçeklerden biri de, demokrasinin “icadından” beri demokrasi nutukları atanların hemen hemen hepsinin demokrasiyi katlettiği gerçeğidir.
Türkiye’de demokrasi hep birilerinin oyuncağı durumundayken, birileri demokrasi kılıcı ile kafalar keserken, başka birileri demokrasi nutuklarıyla bölücülük yaparken, bazıları demokrasi diyerek haram yiyor iken, bir başkası da demokrasiyi kurtuluş aracı göstererek saman altından su yürütüyorken,
Kurtuluş arayan Türk yüreklerin bakacağı ilk yer her zaman asil kanı ve şerefli tarihi olmalıdır.
Murat ÇALIK
(2014)
#Atsız ile Hâsbihâl (5)
“Şerefliler taviz vermezler… Şerefin tavizi yoktur.”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
…
Taviz, Türk kanı taşıyanların ve Türk’çe yaşayanların lügatinde dahi olmaması gereken bir kelimedir.
Günümüzde taviz vermek her ne kadar “toleranslı olmak” diye adlandırılıyorsa da, düşüncesinden, davasından, fikrinden ve kırmızı çizgilerinden bir kez dahi taviz vermenin Türkçülük’teki asıl adı “DÖNEKLİKTİR”…
Ve Türklük bilincini taşıyanların kelime hazinesinde DÖNEKLİK diye bir kelime yoktur!
Murat ÇALIK
(2015)
#Atsız ile Hâsbihâl (6)
“Kendilerini dünya zevklerinden mahrum ederek kendisinden çok sonrakilerin bahtiyarlıkları için didinen insanlar gerçek insanlardır.”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
…
Birilerinin Yaradanı bile “cennet karşılığı” sevdiği bu dünyada,
Hiçbir karşılık beklemeden, kut’lu bir inançla ve fedakârca, Türk’ü ve Türk Milleti’ni sevmenin adı Türk Milliyetçiliği’dir…
Murat ÇALIK
(2013)
#Atsız ile Hâsbihâl (7)
“Turancılık bütün Türklerin birleşmesi ülküsüdür.
İnsanları insan yapan, büyük bir düşüncenin ardında koşmalarıdır.
Türk milleti için en insanca, en yüksek düşünce tutsak yaşayan soydaşlarını kurtarmak için yapacağı savaştır.
Yalnız kazancımızı, midemizi, maddemizi düşünmeyelim. Bunu hayvanlar da yapar. Daha çok mânâya, düşünceye, ülküye dönelim. İnsanlık budur.
Bunu söylerden de kimseden çekinmeyelim:
Hakkımızı, atalar mirasını istiyoruz. Alacağız da! “
Hüseyin Nihâl ATSIZ
Ötüken, Mart 1968, Sayı: 3
…
Türk Milliyetçisi’nin TURAN’A OLAN HASRETİ…
* Çöllerde yolunu kaybetmiş seyyah’ın bir damla suya olan; ferahlanma hasreti,
* Ferhat’ın yanan gönlü ile Şirin’ine olan; büyük sevda hasreti,
* Doğan yeni bebenin anne sütüne olan; muhtaçlık hasreti,
* Gurbetteki gamlı gönlün sılaya olan; kederli hasreti,
* Can’ın cananına olan o bitmeyen; aşk hasreti,
* Bir ananın asker ocağındaki evladına olan; kut’lu hasreti, gibidir…
Bu hasret içinde öyle bir ateş barındırır ki, yanacağını bile bile bu ateşe atlayanların öyküsü ile doludur bu hasret…
Yanmayı göze alıp da bu hasreti çekenlerin adıdır Türk Milliyetçisi…
Bu ad ne güzel bir ad ve bu mertebe ne güzel bir mertebedir…
Bu adı taşıyabilenler ve bu mertebenin hakkını verenler kurtaracaktır Türk Milleti’ni…
Tıpkı tarihte yüzlerce kez olduğu gibi…
Murat ÇALIK
(2011)
#Atsız ile Hâsbihâl (8)
DÜN
” Bazı sosyal kaideler vardır:
* Torun, dedesinden yaşlı olamaz.
* Yüksek öğrenim on yaşında bitirilemez.
* Bizim futbolcular futbol oynayamaz.
* Tıbbiyeden her şey çıkar hatta arasıra doktor bile.
* Halk Partisi seçim kazanamaz. ”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
(68. Vilâyete Seyahat, Ötüken, 1969, Sayı: 12)
…
BUGÜN
Bazı sosyal kaideler vardır hiç değişmez…
* Torun, dedesinden yaşlı olamaz,
* Üniversite on yaşında bitirilemez,
* Hala’da bıyık olmaz (yani çok olmaz)
* Bizim futbolcular her zaman bizim öğretmenlerden fazla para kazanır,
* Siyâsal İslâmcı’dan asla vatansever çıkmaz,
* Sosyalizm, komunizm gibi ucu dışarıda ideolojiler milliyeti ve millî duyguları içermez,
* Sosyalist devrimcilerin içinden mutlaka bölücü çıkar,
* Atatürkçüyüm diyenlerin çoğunluğu Atatürk’ün fikrini bilmez,
* Halifelik isteyenlerin %99’unun orijininde İngiliz mührü vardır,
* Milliyetçilerin en büyük sorunu “milliyetçiyim” diyenlerdir,
* Türkçüler, Türkçü kadrolar yetiştirip, Türk’ün Devleti’ni yönetmeye talip olmadığı ve bunun için çalışmadığı ve Türk Milleti bunu istemediği sürece, Türk’ün Devleti’ni Türk’ün öz evlatları yerine başkalarının gayr-î meşru çocukları yönetecektir.
* Türkçülük ile rasizm’i karıştıranlar Türkçülerin bir olmasının önündeki en büyük engeldir,
* Turancılık, sadece Müslüman Türkler’in birliği için çalışmak olmadığı gibi, farklı inançlara sahip Türkler’e kucak açarken sırf İslam inancına sahip olduğu için kandaşına küfretmek de değildir,
* İslamlaşmayı, araplaşmak ve farslaşmak zannedenler İslâm fobisinin birinci kaynağıdır,
* Çağdaşlaşmayı, batılılaşma zannedenlerin asıl fikri inanç düşmanlığıdır,
* Hümanizm içine Türk ve Müslüman’ı almayan materyalist bir düzmecedir,
* Gençliği okumayan bir milletin gün gelir canına okurlar,
* Türk Milleti özüne dönmedikçe kötü gidişat devam edecektir,
* Töre’den ayrılan Türk daima yıkılır,
* Türk Milleti inatla haini doyurmayı sever,
* Uyuyan milletler daima bağımsızlığını kaybeder,
* ve son 11 senenin meclisteki muhalefeti bu kafayla gittikçe seçim kazanamaz. (gerçi kazanmak istediklerini de pek sanmıyorum ya! neyse…)
Murat ÇALIK
(2013)
#Atsız ile Hâsbihâl (9)
“Bir gün ülkede milliyetçi geçinen politikacılar, yöneticiler, sanatçılar, aydınlar hiç bir çıkar kaygısına düşmeden, yiğitçe, korkusuzca Türkçü söylemlerde, Türkçü tavırlarla milletin karşısına çıkarlarsa o gün Türkçülük büyük bir utkuya yaklaşır…”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
…
Türkçülüğün, Türk Milliyetçiliği’nin önündeki en büyük engel, “ben”lik duygusudur.
Türk Milliyetçiliği’nin kalabalığı etkileme, karar ve icra makamında bulunan birçok kimse bu “benlik” duygusu yüzünden ve bundan dolayıdır ki fikriyatı üzerine hareket ederse imkanlarının ve gücünün elinden alınacağından korkusundan Türk Milliyetçiliği’ne ihanet etmiştir.
Ben’lik duygusu güden Türkçü(msü)ler yüzünden Türk Milleti bugün bu hâldedir.
Bugünkü düştüğümüz/düşürüldüğümüz kötü durumdan kurtulmanın birinci yolu, aramızdaki bizdenmiş gibi gözüken mankurtları defetmekten geçmektedir.
Yoksa yine canı yanacak ve yine ölecek olan biz olacağız…
Murat ÇALIK
(2014)
#Atsız ile Hâsbihâl (10)
“Türkçü, millî çıkarları şahısların üstünde tutan, millî mukaddesata ve geçmişe saygı gösteren, görev ahlâkı yüksek olan, haksızlıklarla savaşta korkusuz bir insandır.”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
(Orkun, 20 Ekim 1950, Sayı: 3)
…
TÜRKÇÜ KİMDİR?
* Türkçü, Türk doğduğu, aidiyetini kabul ettiği, kendini milletine karşı görevli gördüğü ve Türk’ü yükseltmek istediği için Türkçü’dür…
* Türkçü, Türk’ün cihana hakim olup, tarihte çok kez olduğu gibi Türk’ün âleme nizam vermesi için Turancı’dır…
* Türkçü, damarındaki asil kanı bildiği ve şerefli tarihinden miras kalan bu asil kanın gereğini yapmak için milliyetçidir…
* Türkçü, Türk ırkını hiçbir karşılık beklemeden sever…
* Türkçü, bugün her türlü haksızlığın, adaletsizliğin ve zulmün olduğu dünyada, Türk ırkını diğer ırklara ve topluluklara adalet ve refah getirecek güç olarak görür..
* Türkçü, ırkını yükseltmek ve dünyada hak ettiği yere getirmek için çalışır ve bu kut’lu yolda asla vazgeçmez…
* Türkçü, Türk’ü yükseltir, kendini değil!
* Türkçü için sıfatlar değil ad önemlidir ki o ad da Türk’tür…
* Türkçü’ye göre, SADECE “kan” bağı ile Türk olmak yetmez. Türk’ün Türk’çe konuşması, Türk’çe yaşaması/yaşatması, rüyasını bile Türkçe görmesi, Türk’ü yükseltmek için çalışması, çabalaması ve fedakârlık etmesi gerekir.
* Türkçü, Türkçülüğü’nden “bin yıllık kalleşlere” hoş gözükmek için taviz vermez…
* Türkçü, Türkçülük kelimesinden gocunmaz, gocunanı da kim olursa olsun kendinden kabul etmez.
* Türkçü için ehven-i şer yani kötünün iyisi yoktur. Çünkü Türkçü iyi ve kötüyü, milletinin menfaatine göre değerlendirir. Milletine yararı olan iyidir, zararı olan kötüdür…
* Türkçü’nün gözünde ara renk yoktur. Yani Türkçü ya siyahtır ya beyazdır. Gri tonun ne olduğunu bilmez…
* Türkçü, Türk Milleti’ni karşılıksız sevdiği için, milletinin kutsalları ve değerleri ile sorunlu olmaz.
* Türkçü, beraber aynı yolda yürüdüklerinin yarı yolda yorulmasına, dökülmesine, dönmesine bakmaz. Çünkü çıktığı yolda tek başına da kalsa hedefe emin adımlar ile yürüyecek tabiata sahiptir…
* Türkçü, zalimlerin, tiranların rahatça yaşadığı dünyamızda, dünyaya adaleti getirmek için Türk’ün hükmedici güç olmasını ister.
* Türkçü, diğer ırkları sevmek zorunda değildir ama Türk devlet yönetmeye talip olduğu için, en azından kendisine düşmanlık beslemeyen ırklara saygı duymak ve eğer o ırkların yönetimine talipse o yönetimde adil olmak zorundadır.
* Bugün Türkçü’nün öncelikli görevi, Türk’e, Türk Milleti’ne, Türk olduğunu, Türklüğün ne olduğunu ve “Türk’ün önceliklerini” bıkmadan, usanmadan ve hakaret etmeden anlatmaktır.
* Türkçü’nün bir özelliği de, hak edene hak ettiği ölçüde davranabilme yetisidir.
* Türkçü, ülküsü için hem aksiyon anlamında hem faaliyet anlamında hem de fikir anlamında bir şeyler ortaya koymakla görevlidir.
* Türkçü, kendinden önce aynı idealler uğruna çalışan, fikirler ortaya koyan Türkçülerin yaptıklarının ve söylediklerinin üzerine günün gereklerine göre fikirler koymakla mükelleftir.
* Türkçü’nün tek kırmızı çizgisi vardır ki o da Türk Töresi’dir…
* – Her şeye ve herkese gider yapmakla
– Alayına isyan demekle,
– Hiç kimseyi beğenmeyip sadece ben varım demekle,
– Sağa sola küfür edip edepsizlik yapmakla,
– Fikri ve ülküsü hakkında donanımı olmayıp, “ağır abi” pozları yapmakla,
– Profilinde silahla fotoğraf çektirip, egosunu tatmin etmekle,
– Gelene gidene sövmekle…v.s Türkçü olunmaz…
Birilerinin “ütopya” diye nitelendirdiği fikrini ve ülküsünü, gerçeğe dönüştürmek için çalışmayan, sadece günlük olaylara tepki vermekten öteye gidemeyen kendisine Türkçüyüm diyenler sadece kendilerini kandırırlar.
* Türkçü, her şeyden önce, yürekli olmalıdır. Ama ideallerine varabilmesi için sadece yürekli olması yetmez. İdeallerini gerçekleştirmesi için bilgili, sabırlı, planlı ve planlarını ortaya koyup, sonuç alabilmesi için teşkilâtlı olması gerekmektedir.
* Türkçüler, Türk’çe konuşan, Türk’çe duruş gösteren,Türk’çe yaşayan, Türk’çe yaşatan, Türk Birliği’ne ve Türk’ün Cihan Hakimiyetine gönül vermiş, fikri ve ideali hakkında bilgilenmiş, bilgisini idrâk mertebesine çıkarmış, “her şey Türk için, Türk’e göre, Türk tarafından” düsturunu benimsemiş yiğit kimselerdir…
Türk Milleti’nin iyiliğinden ve refahından başka bir şey istemeyen hatta bunun için çalışan, çabalayan ve fedakarlık eden Türkçüler’den ancak ve ancak milliyetsizler ve Türk düşmanları rahatsız olurlar!
Murat ÇALIK
(2015)
#Atsız ile Hâsbihâl (11)
“Bize yalnız dansetmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve âşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur.
Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lâzımdır.”
Hüseyin Nihâl ATSIZ
(Atsız Mecmua, 15 Nisan 1932, Sayı: 12)
…
GENÇ TÜRKÇÜLER’E
Kardeşim;
Etrafında yaşananlardan etkilenmeye başladığında ve kendi ayaklarının üzerinde durabilecek yaşa geldiğinde yani çocukluktan gençliğe, okuldan iş hayatına geçtiğinde,
Hedefin, isteğin ve ülkün, rahat, para, variyet ve eğlence olmasın…
Bugünlere gelmende emeği olan ailenin de mensup olduğu milletin için çalışmak, milleti uyandırmak, milleti özüne döndürmek ve içine düştüğü kötü durumdan kurtarmak için milleti kıyâm’a kaldırmak, hedefin, isteğin ve ülkün olsun…
Sen Türk’sün…
Türk küçük hesapların adamı olmaz!
Türk büyük düşünür ve büyük işler başarır…
Böylesi güzel ve herkesin gözü olan bir vatanda, hür olarak doğduğun için atalarına ve milletine borçlu olduğunu unutmayasın…
Bu yüzden kardeşim, işinde başarılı, her konuda donanımlı, davanda tavizsiz, ülkünde azimli, çalışmalarında inançlı ve hayatında fedakâr olmalısın…
Bir karar vereceğin zaman seni milletine hizmet etmen için yetiştiren annene-babana,
Bir akıl alacağın zaman atalarına-aksakallılara,
Bir kelâm edeceğin zaman aklına,
Bir taraf olacağın zaman kanına,
Bir ders alacağın zaman da tarihine danışasın…
Mutlu olmayı çalışmakta, rahat ve refahı da millet uğrunda dimdik ve tavizsiz yürümekte bulmalısın…
Senin ektiğin tohumlar, suladığın fidanlar istikbâlin sahipleri olacaktır…
Bil ki, bu kut’lu yolda -bazen yalnız olduğun hissiyatına kapılsan da- asla ve asla yanlız değilsin ve yalnız olmayacaksın…
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda,
Sana lâzım olan azim, inanç, sabır ve başarı da şerefli tarihinde mevcuttur…
Ey Türk Genci!
Durma… Durursan düşersin!
Murat ÇALIK
(2015)
Türk Milleti’nin yeni Atsız’lara ihtiyacı var…
Minnettarız…
Murat ÇALIK