Unutulmaması ve unutturulmaması dileğiyle..
İbrahim Ethem Bey 1889 yılında Selanik’in Menlik kasabasında doğmuştur. Babası Ali Efendi, annesi Naile Hanım’dır. Dedesi, Kolağası Süleyman Ağa’dır.
İlköğrenimini Alasonya’ da, Rüşdiye tahsilini Serez’ de tamamlamıştır. Bir ara vekil öğretmen olarak Selanik Öğretmen Mektebi’nde tarih öğretmenliği yapmıştır.
Daha sonra İstanbul’a gelerek Hukuk Mektebi’ni bitiren (Hukuk mektebinde okurken gazetecilik yapmış ve gönüllü olarak Hareket Ordusu’nda görev almıştır) İbrahim Ethem Bey, Balkan Harbi dolayısıyla ailesi ile birlikte Selanik’ten Balıkesir’e geçip Kocapınar köyüne iskân edilmiş, Balıkesir’in Samlı ve Sındırgı’nın Çorum (Düvertepe) nahiyelerinde nahiye müdürü olarak görev yapmıştır.
Memuriyetten istifa ederek Balıkesir’de avukatlık yapmaya başlayan İbrahim Ethem Bey, İzmir’in işgali üzerine Balıkesir Kuvvâ-i Millîye’sinde hizmet etmeye başlamıştır.
Soma cephesinin çökmesi ve Giresun (Savaştepe) muharebesinin kaybedilmesi üzerine Susurluk, Kirmasti (Mustafa Kemalpaşa) yoluyla Bursa’ya gelir. Burada Kavalalı Sevki Bey’in yardımıyla Felemenk Valtakan Kumpanyası memuru diye bir vesika alarak, tüccar kılığında İstanbul’a geçer. Burada kısa süre amcası Yüzbaşı Münir Bey’in yanında kaldıktan sonra Reşit Pasa vapuru ile İnebolu’ya ve oradan da Ankara’ya geçer.
Ankara’da kısa bir süre için Dahiliye Vekâleti Kalem-i Mahsus’unda şifre kaleminde hizmet eder, Dahiliye Vekâleti’nin 25 Kasım 1920 tarihli yazısıyla, üçüncü sınıf maaşla Demirci Kaymakamlığına tayin edilir.
Özellikle o bölgeyi iyi tanımasından dolayı bu göreve getirilen İbrahim Ethem Bey, Ankara’ daki görevinden ayrılarak, Eskişehir, Kütahya, Gördes ve Simav yoluyla Demirci’ye gelir.
Kütahya-Eskişehir Savaşı başlamadan ve henüz Kütahya Yunan işgaline girmeden önce, Demirci’nin Yunan İşgali’ne gireceği anlaşılınca, 30 yaşındaki Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, yanına Kuva-yı Seyyare’nin dağılan bir kısım adamlarını ve yöre efelerini alarak dağa çıkar.
Ankara Hükümeti’nin emriyle “Düzenli askeri birliklerin oluşturulmasına ve devreye sokulmasına kadar, silâhlandırılmış gönüllü birliklerle düşmanın hızını keserek, yeni işgalleri önlemek ve çekilmeye zorlamak…” üzere akıncı müfrezeleri kurar.
Bu sırada Çerkez Ethem birliklerinden (Kuva-yı Seyyare) ayrılarak millî kuvvetlere katılan Parti Pehlivan ve Usturumcalı Halil Efe kuvvetleri de akıncı müfrezelerine dönüştürülerek İbrahim Ethem Bey’in emrine verilirler.
Düşmanın Kütahya, Eskişehir, Afyon hatlarında saldırıya geçmesi üzerine istihbarat subayları gönderilen ve “Akıncı” adını alan bölge direnişçilerinin lideri Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’e ulaştırılabilen son emirde şunlar yazılıdır;
“… Ordu nereye çekilirse çekilsin, isterse Sivas’a çekilsin, bölgedeki tüm jandarmalar Demirci Kaymakamı’nın emrinde akıncılarla birlikte kesintisiz düşmanı taciz edecek… Dağlarda eşkiya olacak ve katiyen orduya katılmayacaktır! Orduya gelmeye kalkanlar idam olunacaktır!”
Bu emir Demirci Kaymamı iken “vatanım işgâl altındayken yerimde rahat oturamam” deyip kravatını çözerek dağa çıkan ve milis kuvvetleri, çeteleri, dağınık grupları toparlayarak meşhur “Demirci Akıncıları”nı ortaya çıkaran Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’e düşen zor vazifeyi anlatmaktadır.
Dağ Yöresi köylerinde eli silah tutanlar, Yunana boyun eğmeyenler, eşkıyalığa tenezzül etmeyenler Demirci Akıncılarına katılırlar. Müfrezeler 13 kısma ayrılır ve her müfrezede 25–30 kişi bulunur. Bir zamanlar Çerkez Ethem’in yanında yer alan ve Yunan’a sığınmaktan vazgeçen Parti Pehlivan, adamları ile birlikte 11.Müfreze’yi oluşturur ve Simav ile Demirci ilçelerinden sorumlu olur. Yunan işgali süresince Parti Pehlivan Müfrezesi, içinde onlarca Simavlının da bulunduğu 300 dolayında silahlı çete ile Simav Dağları’nda on iki bin Yunan kuvvetine baskınlar yaparak göz açtırmamıştır.
Kaymakam İbrahim Ethem Bey, gizli olarak direkt Türk Genel Kurmay’ından emir alır ve durum raporlarını sık sık Genel Kurmay’a gönderir. Demirci Akıncıları, kısa bir süre içinde Dağ Yöresi’nin bir bölümünde düzensizlikleri gidermiş, dağlarda başıboş dolaşan, zaman zaman da eşkıyalığa yönelen Kuva-yı Seyyare artıklarını düzene sokmuş ve kendilerine bağlamışlardır.
Yunanlıların bazı ileri harekâtları üzerine, 25 Mart 1921 ‘de Parti Pehlivan ve Halil Efe kumandalarında 30 kişiden meydana gelen akıncı müfrezelerine düşman içine akın emri verilir. İlk hedef düşmanın harita kollarıdır. Alınan emir üzerine 7 Nisan 1921 ‘de Gördes’in Kızıllar köyünde bulunan düşman harita kolu basılır.
Yunanlılar büyük bir kuvvetle Kızıllar köyünü yakınca, Sındırgı, Bigadiç istikametine baskınlar yapılması için akıncı müfrezelerine emir verilir. İbrahim Ethem Bey kumandasında 20 Nisan 1921 Çarşamba günü 120 süvari ve 150 piyadeden meydana gelen Kuvâ-yi Millîye müfrezeleri, Bigadiç’teki Yunan birliklerini baskına uğratırlar.
Akıncı müfrezelerinin faaliyetlerini arttırması üzerine, yunanlılar 21 Mayıs 1921 Cumartesi günü, üç koldan iki top ve iki bin kişilik bir kuvvetle Gördes’e taarruz eder. Pek çok katliam yaptıktan sonra, kasabayı yakarak geri çekilir.
Kaçan düşmanı takip eden Akıncı müfrezeleri Sındırgı’ya iki saat mesafede bulunan Kapanca köyü civarında düşmanı kıstırır. Yedi saat süren muharebe sonunda, ikisi subay 37 ölü ve elliye aşkın yaralı veren yunanlılar perişan bir halde Sındırgı’ ya sığınır.
Bigadiç ve Gördes’teki baskınlarda elde edilen başarı üzerine, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, 11 Temmuz 1921’de Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa tarafından “bir kıta harp madalyasıyla” taltif edilir. 6 Ağustos 1921’de Demirci’nin işgali üzerine dağlara çekilen akıncı müfrezeleri, 13 Ağustos 1921 Cumartesi günü Yağcı dağında kati mücahede kararı alıp, yemin ederler.
Sakarya zaferinin etkisiyle İbrahim Ethem Bey, cephe gerisinde bulunan; Gördes, Simav ve Demirci’de T.B.M.M’ nin tek resmi temsilcisi olarak Demirci merkezli müstakil bir “Türk Livası” kurar.
Burada derhal Milli Hükümet namına idareyi ele alan İbrahim Ethem Bey, 5 Eylül-11 Ekim 1921 tarihleri arasında Demirci, Gördes ve Simav’da müfrezeler ve iaşeleri için Müdafaa-i Hukuk idareleri oluşturur.
Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey yönetimindeki cephe gerisinde kalan Akıncı müfrezeleri bir buçuk yıl içinde düşmanla defalarca çarpışırlar. Düşmana 787 ölü, 151 yaralı insan, 137 hayvan, 2 hafif makineli tüfek, 190 esir bırakırlar.
Birçok telefon, telgraf ve posta irtibatlarını kesterler. Birçok köyleri ve kasabaları yağmadan ve yakılmaktan kurtarırlar.
Bulundukları çevrede Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına kurdukları idare mekanizmasıyla ve Akıncılar Töresiyle, halk üzerinde Yunanlılara, hakim bir Türk varlığı gösterirler. Asayişi korurlar, eşkıyalığı önlerler.
Bu mücadelede kendileri ise 21 şehit, 2 esir ve 22 yaralı verirler.
Başkumandan Gazi Mustafa Kemâl Paşa ‘nın Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nde yenip bilahare kumandanlarını esir ettiği düşman, bozgun halinde çekilmeye başlar. Kaçan düşmanı takip eden ve pek çok yerde ricat yollarını kesen İbrahim Ethem Bey kumandasındaki Akıncı müfrezeleri 3 Eylül’de Sındırgı’ yı, 4 Eylül’de Bigadiç’ i kurtararak süratle Balıkesir’e doğru ilerlemeye başlarlar.
Silâhlı mücadele yıllarında örnek bir davranışla günü gününe not tutarak taçlandıran İbrahim Ethem Bey savaş tarihimize kazandırdığı DEMİRCİ AKINCILARI isimli dört yüz elli sayfalık hatıratında 6 Eylül günü müfrezelerle beraber Balıkesir’e girişini şöyle anlatır;
“Alaturka saat dokuzda Tepecik’ ten hareket ettik, Ağır ağır gidiyorduk.
Çayırhisar yanındaki çeşmeye geldiğimizde köy ahalisi önümüze çıktı. Ve bizi bir parça durdurdu. Zavallı ahali!…
Ne yapacağını ve efradı ne ile memnun edeceğini bilemiyordu. Kadın, erkek, çoluk çocuk efrad karmakarışık olmuş, birbirinin boynuna sarılmış, mütemadi bir ağlayış devam ediyordu.
Hareket için düdük çalmağa mecbur oldum. Çayırhisar’ dan hareket edince Balıkesir istikametinden pek büyük bir kalabalığın geldiğini gördüm.
Bütün Balıkesir halkı istikbâle çıkmıştı; kalabalık o derecede idi ki, geniş olan şose istiab edemiyor, ahali yol tarafındaki tarlalardan geliyor ve büyük bir toz, duman sütunu semaya yükseliyordu. Artık kalabalığa karışmış ve yola koyulmuştuk.
Hiç bir şeyler anlaşılamıyor, yalnız herkeste gözyaşları görülüyordu. Yürümek mümkün değildi. Çünkü, hayvanların önüne yatan ve hayvanların gözlerini öpen, süvarileri öpmek için çekip hayvandan indiren, hayvanatla karmakarışık bir hale vaziyete karşı bir şey yapmak mümkün değildi…
Evet yalnız ağlanıyordu. Bu cereyandan kimse kurtulamıyordu…”
Bundan sonra Batı Cephesi Kumandanlığı’na ve Dahiliye Vekâleti’ne rapor yazarak asayişi temin eden İbrahim Ethem Bey, faaliyetini sürdürerek, Susurluk, Gönen, Balya, İvrindi, Havran ve Edremit’i de düşman işgalinden kurtarmıştır.
Yakup Şevki Paşa kumandasındaki ikinci Ordu birliklerinin Balıkesir’e gelmesiyle birlikte İbrahim Ethem Bey vazifesini tamamlayarak 30 Eylül 1922’den itibaren müfrezeleri terhis eder.
Daha sonra Dahiliye Vekâleti’nin yazılarıyla önce Ayvalık’a, Demircililer’ in istek ve ısrarları üzerine ise yeniden Demirci Kaymakamlığı’na tayin edilerek vazifesine başlar…
Eşi Hatice Hanımla evliliğinden Orhan (1924), Burhan (1928), Turhan (1933) adlarında üç oğlu vardır…
Soyadı kanunuyla beraber, yaptıklarına yakışır bir şekilde “Akıncı” soyadını alır.
Cumhuriyet döneminde Yozgat, Siirt, Balıkesir, Samsun, Malatya ve Muğla valiliklerinde bulunmuş, 15.07.1949 tarihinde emekli olmuştur.
Emekliliğini müteakip Sındırgı’ya yerleşmiştir.
Balıkesir Valiliği sırasında Bigadiç’ i Sındırgı’ yı ve Kızılçukur, Kayalıdere, Ortacaalan, Köseler ve Aşağı Devrek’i ziyaret ederek eski mücadele arkadaşlarıyla görüşür.
Kırmızı şeritli istiklâl madalyası olan İbrahim Ethem Bey 11 Mayıs 1950’de vefat etmiştir.
Kabri Sındırgı’dadır.
Rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz…
Ruhu şad olsun…
Murat ÇALIK
…
Yararlanılan Kaynaklar:
(1) Demirci Akınları, İbrahim Ethem Akıncı,
(2)Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler, s.246, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 2005
(3) Alaattin Gürırmak, Simav Düşman İşgalinden Nasıl kurtuldu (Makale), http://www.simav.gov.tr
(4) Prof Dr. Metin Ayışığı, Kuva-yı Milliye ve Dursunbey (Sempozyum Sunumu), http://w3.balikesir.edu.tr/~metinay/dursunbey.ht