Aslında başlamadı, kol kola girmeyelim diye 100 yıl önce aramıza sokulan fitne bazı zamanlar ortaya çıktığı gibi şimdi de hortladı.
Biz de bu konu hakkında acizane bir şeyler karalayalım dedik…
Resimdeki para İlhanlı hükümdarı Gazan Mahmud dönemine ait bir paradır.
Mâlumunuz Tatar Türkleri’nin Han’ı, Türk Hakanlarından Gazan Mahmud kumandanlarından Nevruz’un tebliği üzerine İslâmiyet’i kabul etmiş, onunla birlikte kumandanlarından, vezirlerinden ve askerinden 400 bin Türk de Müslüman olmuştur…
Gâzan şükür olarak o seneyi oruç tutmakla geçirmiştir.
Şimdi gelelim para meselesine;
Bu paranın bir yüzünde;
”Lâ ilahe illallah Muhammed resulullah salli aleyhe” yazıyor.
Öteki yüzünde ise;
”TENGRİ-yin Küchündür.
Ghazan Mahmud. Ghasanu Deledkegülügsen” yazıyor.
Yani günümüz Türkçesi ile;
“Muhammed Allah’ın elçisidir. Ebedi Tengri’nin gücüyle.”...yazmaktadır.
Şimdi soru şu;
Bu tavrın bilincinde olan bir insanın Allah –azze ve celle- manasına gelen Tengri (Tanrı) kelimesini kullanmakla “din dışına çıkma” tehlikesi olabilir mi?
Müslüman bir Türk olan Gazan Mahmud böyle demekle dinden mi çıkmış oluyor?
Biz “Tanrı Türk’ü korusun” sözünü bu söz öbeği gönüllerde yerleştiği için kullanıyor ve Rabbimiz olan Allah(c.c)’den bahsediyoruz, tek farkımız Rabbimiz’i kendi dilimizle anıyoruz…
Biz “Tengri Biz Menen” yani Allah(c.c) bizimle derken, SSCB’li komunistlerin Müslüman Türk’e yaptığı zulümlere dur demek için kurulan Türkistan Lejyonu’nun yakalarına taktığı rozetlerindeki sözü tekrar ederek bu kahraman Müslüman Türkleri yâd etmiş oluyoruz…(*)
Bazı zaman meselâ “Allah râzı olsun”, “Rabbime şükür”…v.s derken de yine Rabbimiz olan Allah(c.c)’den bahsediyoruz…
Eğer “aşk tanrısı”, “yel tanrısı”, “deniz tanrısı” …v.s gibi kullanmış olsak hadi dediklerinize eyvAllah diyeceğiz de,
Biz Tanrı (Tengri) derken, Bir ve Tek olan Allah(c.c)’dan bahsediyoruz…
Bizler kapımızı çalan birisini eve davet ederken “Tanrı misafiri”, yolcu ederken de “Allah’a ısmarladık” diyoruz…
Biz Yaradanımız’a Tanrı ve Tengri dediğimiz için inancımızı sorgulayanlar;
– “Ey rahmeti bol Padişah” diyen Kuddisi Baba’ya,
– “Ey rahmeti çok Çalap’ım” diyen Yunus Emre’ye,
– “Birdir Allah andan artık Tanrı yok” diyen mevlid’in yazarı Süleyman Çelebi’ye,
– “O ezelî Üstad’ın sözlerini söylerim” diyen İmam-ı Rabbani’ye,
– “‘Tengri teâlâ sözin Resulullâh sünnetin, inanmağan ümmetin ümmet demes Muhammed” diyen Hocam Ahmed Yesevi’ye…
Ne diyeceklerdir?
Yukarıda verdiğimiz örneklere bakarak Rabbimiz’in 99 ismi olan Esmâ-ül Hüsna’da yer almayan, Padişah, Çalap, Tanrı, Üstad, Tengri…v.s gibi kelimeleri kullanan yukarıdaki evliya ve alimlerin de mi inançlarını sorgulayacaklardır?
Bizleri “Tanrı” dedik diye eleştiren “iyi niyetli kardeşlerimiz” şu ebedi ve nebevi gerçek hatırlamalıdır:
“Ameller niyetlere göredir.”
Evet bir takım zibidiler Tanrı ve Tengri sözlerini kötü niyetle kullanmak isteyebilirler fakat bu yaptıkları onların ahmaklığına dalalettir ve bizim gibi inanan Türk Evlatları elbet bunların da hesabını soracaktır.
Lâkin niyeti hayr olan bir kimsenin hele de kandaşının hele de dindaşının, inancını ve samimiyetini sorgulamak sizce hak mıdır?
Bir gerçek var ki; unutmamak lâzım gelmektedir;
Dünyada akan Türk ve Müslüman kanları, ya Türk Birliği ya da ümmet birliği ile bitecektir.
Tarihte ümmet birliği’nin peygamber sonrasında “mezhep kavgaları” dolayısıyla pratiği gözükmemiştir fakat Türk tarihte üç kez dünyaya hükmetmiş, Türk Birliği’ni kurmuştur…
Dünyada akan Türk ve Müslüman kanları nasıl durur diye düşünüp proje üretmek, çalışmak yerine;
“Tanrı uludur” ile “Allah-û Ekber” arasında sıkışıp kalan bir neslin, dünyaya hükmetmesi, zalime ders verip mazluma adalet getirmesi düşünülemez.
Ülküye ancak proje üretmekle ve çalışmakla ulaşılır…
Kısır döngülerle ve birbirimizle uğraşmayı bırakıp bu kut’lu ülkü için kim çalışıyor kim de proje üretiyorsa Yaradan razı olsun…
Selâm ile…
Murat ÇALIK
(*) Türkistan Lejyonu:
İkinci dünya savaşında sovyetlere karşı alman birliklerine gönüllü katılan Müslüman Türk askerlerinin oluşturduğu “Türkistan Lejyonu”.
Sovyetler’deki faşistlerin zulmü altında inleyen Müslüman Türk kardeşlerini zulümden kurtarmak amacıyla kurulmuş Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-Hüseyni`in manevi önderliğinde savaşan birlik.
Birlik mensupları standart SS üniforması giyerlerdi; fes takan Boşnak SS`ler gibi özel bir giysileri yoktu. Sadece üzerinde “Tanrı Bizimledir” (Tengri Biz Menen) yazan rozet ve “SS kol bağı” takarlardı.
Ünlü Kırım Türkü yazar Cengiz Dağcı da II.Dünya Savaşı`nda Sovyet Ordusunda savaşmış,Almanlara esir düşünce bu lejyonlara katılmıştır.