Yatmaya hazırlanıyordum…
Tam o esnada eski bir fotoğraf gördüm…
Gördüm ve içim parçalandı…
Parçalanmış yüreğime bir ağrı girdi…
Anası anam gibiydi…
Ya Rabbi!
Bu ağrı nasıl gider acep?
Sonra düşündüm…
Acaba ne demiştir diye?
Kendini nasıl anlatmıştır şehidim meleklere?
Belki de tıpkı aşağıdaki gibi demiştir…
“Kimseden para çıkmadığı için kefen yerine battaniyelere sarıldık biz,
Tabut alacak paramız olmadığı için battaniye ile gömüldük biz.
Yeni doğmuş çocuğumuzu göremeden okul önlerinde, hastane kapılarında, mahalle aralarında kurşunlandık biz.
İşkencelere, dayaklara, insanlığın yüz karası muamelelere maruz kaldık biz.
Irkımıza ve dinimize hakaret edenlere, saldıranlara, milletimize zulmedenlere,
millî varlığımızı tehdit edenlerle;
İnancımızla, azmimizle ve asil kanımızla mücadele ettik biz.
Ve doğru bildiğimiz yolda öldük, öldürüldük,
Hiçbir zaman pişman olmadık biz…”
…
Ben yaşamadım o günleri…
Yaşasaydım belki bugün ben de olmayacaktım…
Bu gece gözümden akan yaşlar da olmayacaktı…
Utanışım, sıkılışım ve kahroluşum da olmayacaktı…
Bir dava uğruna gözünü kırpmadan can vermek?
Nasıl bir inançtır bu inanç?
Nasıl bir teslimiyettir?
Şu yalan dünyada yaşayabilenlerin…
Bazıları “boşyere”, bazıları “nâfile”,
Bazıları şan vere vere, verirler canlarını…
Kimisi sessizce ölür tıpkı yaşadığı gibi,
Kimisi de şan ve şerefle, nâm bırakıp gider, tıpkı dimdik yaşadığı gibi…
Bazıları bilmez ve bilmek istemez amma,
Tarih; uçmağa varan bu yiğitleri,
Şanla, şerefle, rahmet ve minnet ile yazar…
O yiğitlerdir ki,
Hak bildikleri dava uğruna yaşarlar
ve
Hak bildikleri dava uğruna salâ okuturlar…
Onlara “ölü” demeyiz zirâ onlar ölmemişlerdir…
Hak bildikleri dava için Hak’ka yürümüşlerdir…
Neden “TÜRK Milleti” ?
“Şehâdet” neden bir şerbettir?
ve Neden “Bozkurt” ?
Sorularının cevabıdır bu kut’lu yiğitler…
Bu yiğitlerin adları da tarihe şerefle yazılmıştır…
Zirâ şehidlerimiz bir “ad” uğruna uçmağa varmışlardır…
Sevdalandığımız “Ad” öyle bir “Ad”dır ki;
Sevdası ile “ayn” olanların adıdır.
Ve dâhi yıkılmamamızın, dik durmamızın yegâne sebebidir.
Bu şerefli “Ad” şerefli tarihimizin sayfalarında;
Bazen; Ruhi Kılıçkıran,
Bazen, Süleyman Özmen,
Bazen Ertuğrul Dursun Önkuzu,
Bazen Mustafa Pehlivanoğlu,
Bazen Selçuk Duracık,
Bazen Yusuf İmamoğlu ,
Bazen Halil Esendağ,
Bazen Ahmet Kerse,
Bazen Ahmet Karaman,
Bazen Alican Karaosmanoğlu,
Bazen Erhan Cengiz,
Bazen Ali Rıza Altınok,
Bazen Ayşe Çetinkaya,
Bazen Mürsel Karataş;
Bazen Gün Sazak,
Bazen Hasan Şimşek,
Bazen Fırat Yılmaz Çakıroğlu,
Bazen Abdullah Çatlı ,
Bazen Muhsin Yazıcıoğlu,
Bazen Alparslan TÜRKEŞ
ve bu kutlu dava uğruna salâ okutmuş bir çok yiğidin adları olarak yazar…
Bu Ad uğruna salâ okutanların yoğrulduğu harçtır fikriyatımızın tapusu…
Şerefli mâzimizin akıdır şehitlerimiz…
Davamızın tapusudur şehitlerimiz…
Unutmak mı?
ASLA!
Ne unutması?
Unutturmamaktır bizim görevimiz tıpkı bizden öncekiler gibi…
Ve bu şerefli görev ile nesilden nesile geçecektir şanlı mâzimiz..
İşte bu “Ad”a sevdalanmamızın sebebidir bu şerefli tarih ve davamızın tapusu şehidlerimiz….
Unutmak tükenmekse…
Bilinsin ki, BİZ hiç tükenmeyeceğiz…
Bu güzel gecede gözümün önüne geldi her bir yiğidin yaşam öyküsü…
Kulaklarım duydu bizlere seslenişini…
Ve gözlerim doldu…
Kızdım kendi kendime,
Lâyık olamadım diye…
“Senin Baş Ucunda Taş,
Benim Gözlerimde Yaş,
Sen Borcunu Ödedin…” diyebildim ama, sıra bende diyemedim, derken utandım…
Şehitler kervanında bir kut’lu yolcuydu Mürsel Karataş ve niceleri…
Bir kervandır, kut’lu yolda bir kervan,
Her yolcusu yüreğimi dağlayan,
Bana “kim” olduğumu hatırlatan,
Bir kervan ki, cennete giden kervan…
Yaradan, kutlu dava uğruna şehâdet şerbetini içmiş Ülkü Güllerine,
Vatanın birliği ve dirliği için salâ okutmuş şehitlerimize rahmet etsin…
Şehidlerimiz için bir duayı esirgemeyelim…
ve Allah için birilerinin koltuğunda rahat oturması için bu yiğitlerin “ad”ını kullanmayalım…
Şehidlerimize verdiğimiz namus sözünün ne olduğunu, ne için söz verdiğimizi UNUTMAYALIM!
Allah rızası için “şehadetlerini” günlük politikalar yüzünden kirletmeyelim…
Hadi gel de uyu bakalım Murat…
Gözlerinde bu sönüş, dilinde bitmiş sözler ve yüreğinde ince sızı varken…
Hak bildiği yolda salâ okutanlar…
Bu kut’lu yolda yürürken,
Annesinin, babasının ve sevdiklerinin gözünü yaşlı bırakanlar,
Aldığı nefesi Yaradan rızası ve milletinin istikbâl ve istiklâli için verenler;
Selam sizlere…
Murat ÇALIK