AB+D evladı, Sinderalla ve Soros çocukları 12 Eylül 1980 tarihinde Türkiye yönetimine el koyarlar.
“Our Boys”lar yönetime el koyunca ilk yaptıkları “bir oradan bir buradan” yalanı ile, son mektubunda “Yaşasın! kellemi verdiğim Türk Milliyetçiliği” diyerek Türk Milliyetçisi olduğunu haykıran Mustafa Pehlivanoğlu’na kıymak olur…
Darbe’den tam 25 gün sonra gencecik fidanı idam ederler.
19 Ağustos 1981 günü Ankara, Çankırı, Kastamonu İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından adına “MHP VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASI” denen, içi yalan, iftira ve garabet dolu bir dava açılır.
Davada;
Dertleri, bayrak inmesin, ezan dinmesin, vatan bölünmesin olan;
Başbuğ Alparslan Türkeş ve dava arkadaşları suçlanmakta ve yargılanmaktadır…
Hiçbir dayanağı olmadan hazırlanmış iddianamede 220 Ülkücü’nün idamı istenmektedir.
AB+D emri üzerine yapacakları darbeyi haklı göstermek için bütün emniyet güçlerini etkisiz kılarak, oluk oluk kan akmasına, bölücü faaliyetlerin hızla artmasına ve aralara yerleştirdikleri ajanlar ile, kardeşin kardeşe düşmesine sebep olan Soros çocukları bu yaptıklarıyla da yetinmeyip, hem Türk Milliyetçiliği fikriyatının gelecek nesillerde karşılık bulmaması hem de gelecekte Türk’çe duruş sergileyebilecek Türk evladından korktukları için ;
Türk Milleti’ne sevdalı ve Allah’ın rızası ile yanan, Ülkücüleri darağacında sallandırıp, sadist ruhlarını tatmin ederler.
3 Mayıs 1944’ten sonra, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük Türk Milliyetçisi kıyımını yapan Sinderalla çocukları 80 sonrası da istikbâldeki Türk Evladının, Türk Milliyetçiliği fikriyatına karşı sempati beslememesi için elllerinden gelenleri artlarına koymamıştır…
Fakat ne yaparsa yapsınlar,
Türk Milliyetçileri’ndeki vakurluğu, inancı, imanı,Türk’çe duruşu bozamadılar.
Bilmediler ki;
EYLÜL’lerle ölmedik EYLÜL’lerle Doğduk…
Bilmediler ki;
Korkacaklarını, pusacaklarını sandıkları Türk Milliyetçileri;
Selam darağacı… Aleyküm selam!
..diyerek ölüme, düğüne gider gibi Türk’çe gittiler…
* İdam edilen Ülkü Şehitleri, Şehadet Tarihi ve Yeri
ADINIZA BİSMİLLAH!
MUSTAFA PEHLİVANOĞLU -7 Ekim 1980- Ankara
CEVDET KARAKAŞ- 4 Haziran 1981 -Elazığ
İSMET ŞAHİN -20 Ağustos 1981 -İstanbul
FİKRİ ARIKAN -27 Mart 1982- Ankara
CENGİZ BAKTEMUR- 30 Nisan 1982- Elazığ
ALİ BÜLENT ORKAN -13 Ağustos 1982- Ankara
AHMET KERSE -31 Ocak 1983- Gaziantep
SELÇUK DURACIK -5 Haziran 1983- İzmir
HALİL ESENDAĞ -5 Haziran 1983- İzmir…
Sinderalla ve soros”bu”çocukları nereden buldu bilmiyoruz ama sadistliklerine 1980 sonrası yıllarca mahpus ettiği yiğitlere insanlığın bittiği şekilde işkence ederek devam ettiler.
12 Eylül Hapishanelerinde,
Ankara’da Bekir Bağ,
Malatya’da Aydın Demirkol ve Mehmet Kazgan,
isimli ülküdaşlarımız, sorgulardaki ağır işkencelerden dolayı şehit düştüler.
Hüseyin Kurumahmutoğlu isimli ülküdaşımız da Mamak zindanlarında gördüğü işkenceden dolayı şehit düşmüştür…
Birileri “Biz bu ülkeye rus ve çin emperyalizmini getireceğiz”;
Birileri de “Biz bu ülkeye amerika emperyalizmini getireceğiz “
…derken,
Can sevdasından vazgeçip,
“Her şey TÜRK için,
TÜRK’e göre,
TÜRK tarafından”…deyip, düşmanlara, hainlere, bölücülere ve yandaşlarına DUR diyen, yiğit yürekleri selamlıyorum…
Sizler;
Türk’ün davasından ölümle burun buruna olsa dahi taviz vermediniz,
Türk Milliyetçisi’yim demenin suç olduğu bir zamanda hakimlerin savcıların önünde benTürk Milliyetçisi’yim diye bağırdınız,
Siz, Türk’çe duruş gösterdiniz!
Tarihi yeniden yazdınız…
Bıraktığınız yerden sancağı aldık inşallah…
Sancağı yere düşürmeden can verene ve bizden sonrakilere teslim edene kadar, sizden gördüğümüz, sizden öğrendiğimiz;
AYNI İMAN,
AYNI İNANÇ,
AYNI AZİM ve AYNI DURUŞ ile taşıyıp, yolumuzu sürdüreceğiz…
Bugün o kahpe Eylül’ün yıldönümü…
Ateş hâlâ aynı ateş ile buluşuyor bizim bedenimizde…
Hatamız olabilir hakkınızı helal ediniz.
Borçluyuz onu da biliyoruz…
Lâkin inancım tamdır ki ;
Bu dava sayıca azlara bile kalsa kıyamete kadar aynı azim ve aynı duruş ile devam edecektir.
Bu duruşa karşı çıkanlar, bölücülük, çaşıtlık ve yağılık yapmak isteyenler gerekli cevabı 1980 ‘den önce aldıkları gibi şimdi de sonra da aynı kararlılık ile alacaklardır…
Çünkü sadece fertler ve isimler değişmiştir, DAVA aynı Davadır…
Ne Kahpe Eylül’leri Unuttuk
Ne Aziz Şehitlerimizi
Ne de uğruna binlerce şehid verdiğimiz Davamızı…
UNUTMAK TÜKENMEK ise;
Bilinsin ki,
BİZ HİÇ TÜKENMEYECEĞİZ!
Yaradan kutlu davamız Türk Milliyetçiliği uğruna,
Cennet vatan için salâ okutanlara rahmet etsin…
Şehitlerimiz bu davanın tapusudur, onurudur.
Allah Onlar’a rahmet etsin…
Unutmayanlardan,
Kabirlerini ziyaret edenlerden,
Arkalarından dua edenlerden,
Bıraktıkları emanete yani Türk Milliyetçiliği fikriyatına sahip çıkanlardan da Yaradan razı olsun…
Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!